Blyth'ı öldürdükten iki yıl sonra küçük kardeşim Paul'ü öldürdüm, ama Blyth'ın ölümü ile karşılaştırınca daha mühim, daha farklı sebeplerim vardı. Bir yıl sonra da birdenbire gelen bir istekle aynı şeyi Esmerelda için yaptım.Anlayacağınız, Sineklerin Tanrısı, Otomatik Portakal ve biraz da Çavdar Tarlasında Veletler kıvamındaki fenomen tavrıyla buralarda rüzgarının çok daha kuvvetli esmesi beklenirdi. Ama bir kaç gün önce bitirdiğim (zor bir deneyimdi!) diğer bir romanı Cebirci'den sonra kanaat getirdiğim yazarın İngilizlilik hastalığından muzdarip olması yine kendisini olumsuz şekilde etkilemekte. Karakterleri önemsememizi engelleyen hesap kitapçı objektif hani neredeyse durumsal anlatım, trollüğe varacak derecede ironik saptamalar ve adaya has espriler. Bu tuhaflıklar silsilesi ister istemez modern gotik bir çizgiye evriliyor ki İngilizler bu konuda pek bir mahir. Yine de böyle yıkıcı bir romanı okumaktan pişman değilim. Özellikle biraz da şaşırtıcı sonu ve din politika gibi kurumlara karşı eleştirel tutumun romanın sayfalarında yansıtılması sayesinde notum yedi buçuk. Bundan sonrası spoiler canım.
Şu ana kadarki skorum, üç. Yıllardır kimseyi öldürmedim, böyle bir niyetim de yok. Öyle bir dönem geldi ve geçti.
Bir İskoç kasabasının yakınlarındaki adada babası ile yaşayan Frank, bir yandan geçmişini anlatırken diğer yandan akıl hastanesinden kaçan abisinin adaya dönmesini bekler. Daha çocukken pipisinin bir köpek tarafından yenmesi (sonradan kafatasını bulup koleksiyonuna katıyor) neticesinde hayatı değişiyor. Tek arkadaşı kasabadaki bir cüce. Daha bebeyken Blyth ismindeki zorba çocuğu yapay bacağına zehirli bir yılan koyarak öldürüyor. Sonra kendi kardeşini, plajda bulduğu patlamamış bir bombaya çekiçle vurma konusunda aklını çelerek ortadan kaldırıyor. Kuzeni küçük Esmerelda'yı ise sırf kız olduğu için yaratıcı bir şekilde öldürmeye karar veriyor. Dev bir uçurtmaya bağlayıp salıvererek deniz üzerinde kaybolmasını izleyor. Hepsi kaza gibi göründüğünden paçayı yırtıyor tabi. Adayı çeşitli hayvanların kafalarını dizdiği mızraklarla süslüyor. Bir de olanı, olacağı haber verdiğine inandığı eşekarısı fabrikası dediği bir düzenek inşa etmiş. Buna benzer değişik savunma mekanizmaları icat etmiş. Romanın sonunda ifşa olunuyor ki aslında kendisi babasının bir deneyi. Ve erkek değil pipisini kaybetmiş bir erkek gibi yetiştirilen ve hormon takviyesine boğulmuş bir kız çocuğu. Bu da sürpriz son işte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder