Halk müziği üzerine çok da bilmişlik taslamak istemiyorum. Yine de basit ve sıradan bir dinleyici olarak bir kaç kelam edebilirim. Özellikle Karadeniz müziğinde daha yalın olmasından dolayı belki de sesler kulağa çok doygun, dolu dolu gelmiyor. İsterim ki gürültülü şen şakraklı bağırış çığırışlı horonları duyalım. Ama kayıtlar daha formal kalıyor. Ve defalarca yorumlanan şarkıların da kaydedildiğini düşünürsek biraz 'safe' sularda oynamaya müsait bir tür olduğunu düşünüyorum. Resul Dindar hem çok farklı değil, hem de farklı. Belki de grup geçmişini de göz önünde bulundurursak düzenleme ve orkestrasyonda artı enstrüman çeştliliğinde oldukça zengin bir sunum yapmış. Bas gitarları her zaman bu tarz bir kayıtta duymak mümkün değil. Ayrıca yansıttığı coğrafyayı da geniş tutmaya özen göstermiş. Daha doğrusu bir sentezlemeye gitmiş. Azeri türküsü formatında seslendirilen Ela'da duyduğumuz gibi. Kulağa doygun gelme derken aradaki farkı bir saz meclisi ile icra ettiği Sevdaluk Etmeduk Mi'de apaçık duyabiliyoruz. Albümün en sevdiğim parçası oldu. Bir bakıma dinleyicisine gelenekselden kopmadan kaliteli işler sunarak onları önemsediğini hissetmek mümkün.14 şarkıyla neredeyse iki albümlük bir malzeme içeren kayıt sadece bu haliyle bile türün sevenlerini ihya edecek düzeyde. Progresif folk mu desek, bilemedim. De, Hekimoğlu'nun Ege'yi hatırlatan yorumunu sevemedim, ki bizim oraların şarkısıdır , ne yapayım tok davudi sesli yoruma alışmış kulağım.
7,50+/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder