28 Kasım 2020 Cumartesi

Şarkî #8 - Şiirden #16 - Arkeo Magma Özel Sayı 1

Şarki dergisi muhafazakar eğilim sergileyen dergilerden beri. Dosya konusu Günümüz Şiirinde Mistik Eğilimler. Yazıların bir kısmı tanım konusunda birbirleriyle çelişir olsa da genel olarak mistisimi tasavvuf ve İslam ile sınırlamayan bir tavrın içinde. Haydar Ergülen de Refik Durbaş da sayfalarda kendine yer bulabilmiş durumda. Yine de biraz ayrıksı durduğunu söylemek mümkün. Dergideki Ali Ayçil röportajına kulak veriyoruz:

Bilgim dahilinde, Tanrı'nın bu denli karlı olduğu bir başka dönem hatırlamıyorum. Tanrı karlıysa, ondan bahsetmek şaibeli bir hal almaya başlıyor. Bunun inançlıa doğrudan bir alakası yok! İnançlı bir insan da pekala karlı işler için Tanrı'yı araçsallaştırabilir. Bir inandığı bir de kullandığı Tanrı'sı olduğunu fark etmeden de yapabilir bunu. Ama sonuçta kar payını alır. Politik dilin haddinden fazla ve yerli yersiz dini literatüre başvurması, siyaset yoluyla pay edilen imkanlardan faydalanacak insan ya da kesimlerin bu dili çoğaltmalarına zemin hazırlıyor.

A. Barış Ağır şiiri üzerine kaleme alınan makale de çarpıcı dizeleri alıntılamakta.

 yasak elmalar dişlemiş gibi

binlerce kalabalık

yığıldık çukurlara sığınaklara

**

sonunda bana bu dünyanın

seslerden ve

ölülerden olduğu söylendi.

Şiirden dergisi uzun süredir  yayın hayatına düzenli bir şekilde devam eden istikrarlı şiir dergilerinden biri. Mart nisan 2013 tarihli sayının özel konusu Şair Kadın. Yer verilen şiirlerden çoğu da konuya odaklı. Kadın şairlere yöneltilen 4 soruluk bir ankete verilen cevaplar sayfaların çoğunu kapsamakta. Yalnız kadın oluşa karşı bazı şairlerin insani duyarlılık ya da ezilenler kapsamında bütüncül ideolojik bakışı temsilen cevap vermesi dosyayı hazırlayanların pek hoşuna gitmiyor ve günümüzde feminizmin de buyurgan ve "büyük" bir yapıya dönmesi açısından hayli ilginç. Dergiye fazlasıyla katkıda bulunan Müesser Yeniay'ın şiirine yer verelim.

Şimdi zamanın içinde bir sabaha varıyor yeryüzü

ağaçların altında konaklayan kimsesizliğim

rüzgâra sokuluyor


uludukça kalbimi ululayan acının köpeği

şimdi sen göğün önünde dur!

ben bir acıyı uluyacağım


kapanan kalp surumun kapıları

ve birbirine geçen demir

zincirlerin sesi bu!


kuş diliyle anlatıyorum

bir halkın kerpiçten kurduğu ayrılığı


ben sana çocuktum

-ben sana büyümedim-


şimdi bir mutluluğun kapı önünde oynuyorum

bir mutluluğu sayıyorum: bir mutluluk, iki mutluluk

bir hasret, iki hasret…


şimdi öyle ki ben, bir oyunun kuyusunda

Yusuf’u arıyorum


Arkeo Magma'yı Turcell vasıtasıyla dergilik'de gözattım. Arkeoloji dünyasında son gelişmeler ağırlıklı olmakla beraber makalelerin içeriği biraz sığ kalmış. 

Artık dergilere pek ilgim kalmadı. Hep insanların çok ve boş konuştuğunu düşünmüşümdür ve söylemekten de kaçınmamışımdır. Dergiler de , elbette hepsi değil, çok farklı değil artık. Zaten devir öyle bir değişti ki dergilerin toplumda farklılık yaratması gibi bir durum kalmadı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder