24 Haziran 2018 Pazar

Trip #2 - Bilmeniz Gereken 50 Tablo - Martı #32 - Klozet #7

Sonunda kendime en yakın çizgide, çok çeşitli ilgi alanlarına uzanan bir dergi buldum. Mayıs sayısıyla Deli Kasap projesinden tanıdığımız Murat Arda yönetimindeki dergiyle tanışma imkanı buldum. Yalnız yeni sayısına bir türlü denk gelemedim. Elbette hep daha iyiye gidebilmesi için yayının, ufak tefek eleştirilerim olacak. Boyut ve koku, anladınız sanırım. Sinema, edebiyat, astronomi, denemeler, felsefe, bilim kurgu, korku-gerilim, arkeoloji, tarih, müzik ki metalden etno funka kadar bir çeşitlilikte ve çizgi sanat. Çok geniş bir alana dokunuyor dergi. Öğreten adam rolünden ziyade makalelerin güncelle birleşen deneme niteliğinde olması dikkatleri dağıtmıyor. Yalnız Göbeklitepe'yi anlatırken her ne kadar Fırat Yaşa'nın çizimlerini sevsem de fotoğraflara, şemalara ve efsanevi arkeolog Schmidt'in resimlerine yer verilmemesi bir eksiklik. Başka mecralarda yüzlerce kez görsek bile burada bir kez daha yer almasının klişe olmadığını düşünüyorum. Medeniyetler dizisine benim dahi yeni öğrendiğim Missisippi medeniyeti, az bilinmekle birlikte önemli yer tutan Elam ve Indus medeniyetleri ile devam edilmesi en büyük dileğim. Burçlar konusunda gerçekten aydınlandım. Yıkılmadan direnerek yayın hayatlarına devam etmeleri dileğiyle...

Bilmeniz Gereken 50 Tablo, zamanında Tempo dergisinin verdiği bir ek. Ancak  gayet titizlikle yaklaşılarak alanında uzman kişilerden destek alınıp hazırlanmış. Tabloların basım kalitesi maalesef düşük olduğundan detaylar kayboluyor. Yine de yeniden hatırladığım, keşfettiğim tablo ve ressamlar olmadı değil. Büyük ihtimalle yine aklımdan uçup gidecek ama  İnci Küpeli Kız'ın çizeri Johannes Vermeer imiş. Klasik müzik albümlerinde sıkça yer verilen dağ başından bulutları izleyen adam figürlü Wanderer.. Caspar David Friedrich tarafından resmedilmiş. Artists' Mother ise James Abbott McNeill Whistler. Child's Bath ilk kez gördüğüm gerçekçi bir tablo. Bu da Amerikalı Nary Cassatt'ın fırçasından çıkma. Henri Matisse, Dans ile ilginç bir renk uyumu yakalamış. Picasso, Dali, Da Vinci gibi gayet bilindik örnekler dışında dikkatimi çeken bir kaç tablo bunlar oldu. 

Martı uzun soluklu bir insan kaynakları, bireysel gelişim dergisi. Fakat manipülatif olarak bulduğumdan dolayı çok da sevmediğim bu alanların sıkıcılığından bir derecede kendini kurtarmış. Sevmediğiniz kişilerle çalışmayı öğreten, yalan söyleme hastalığını tanıtan ilginç yazıların yanısıra gezi, doğa , sinema, yemek tarifi, sohbet gibi farklı alanların olması okunurluğu güçlendiriyor. Bununla birlikte bu yazıların çoğu, özellikle gezi yazıları gittim, gördüm, yedim,içtim'in ötesinde yazarların deneyimine ve eleştirel yorumlarına dair bir şeyler aksettirmiyor.

Klozet fanzin,  okunması çok da kolay bir fanzin değil. Okuyucuyu sarsmak, titretmek mottosu olsa gerek ismiyle, çizimleriyle. Kimi zaman sessiz bir çığlık rolünü üstlenen tepkisel denemeler yada  töre cinayetlerinden konusunu alan bir öyküde olduğu gibi toplumsal ve cinsel meselelere duyarlı bir çizgi izliyor fanzin. Açıkçası edebi kaygıdan ziyade bireysel dışavuruma ağırlık vermişler gibi görünüyor. Ve bir miktar kendimi saldırı altında hissetmedim değil bir grup sinirli genç karşısında. Şu an toplumumuza , şu seçim akşamı bakıyorum da, bu da gayet anlaşılabilir bir durum. Yalnız çizimlerin ne kadarının alıntı-çalıntı ne kadarı orijinal olduğu ayırt edilebilse hoş olurdu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder