Primo Victoria ve Art of War'dan daha yavaş bir tempo izleyen albüm aslında çok da farklı bir çizgi sunmuyor bize. Böylece grubun lügatında değişim diye bir kelime olmadığını anlıyoruz. Elbette birkaç yüzbin kelime hazinesine sahip Oxford Cambridge sözlüğünü kafalarına atmıyoruz. Ancak birkaç yüz kelimeden oluşan metalci lügatinde de değişim kelimesi olacak kardeşim. Ülkemizde metalcilik belli bir entellektüel seviyeye denk gelebilir. Ama dünyada bildiğin hödük yafu. Tabi istisnalar kaideyi.. n'apmaz? Bozmaz..
İşte bu yüzden parçaların thrash etkisinden ziyade klasik heavy orta temposuna ve hatta hatta yavanlığına bulanması daha da gözümüze batıyor. Mutsuz oluyorum. Yapmayın böyle. İşin özü ortalığı kasıp kavurtan müthiş bir şarkı çıkmıyor bu albümden. Biraz Nuclear Attack, belki. Yani bu yılan dilliliğimin sebebi biraz da nesnel şartlar gereği. Aynı çorbayı üçüncü kez içemezsiniz. Belki kronolojik olarak Art of War'u en son dinleseydim o kadar hoşnut kalmayacaktım. Yine de yine de yine de evlat gibi, çirkin diye sokağa atamazsın, sevememezlik edemezsin.
7,0/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder