14 Aralık 2009 Pazartesi

Frederik Pohl - Pısırıklar Çağı


1969 tarihli bu bilim kurgu eserinde 60'larda bir yangında öldükten sonra dondurulan ve onunla birlikte sosyal dokuyu öğrendiğimiz 25. yüzyılda uyandırılan bir adamın hikayesini öğreniyoruz. Zira ölüm artık kanıksanır bir hale gelmiştir, endüstriye dönüşmüştür. Kısacası insanlar öldüklerinde ölümlerine çare bulunana kadar dondurularak korunmaktadır. Tabii ki bir meblağ karşılığında. Kahramanımız hemen hemen her şeyin elinde tuttuğu metal dedektörü benzeri bir "hazverici" cihazı ile bağlı olduğu merkezi bir bilgisayar aracılığıyla kontrol edilebildiğinin farkına zorla da olsa varır. Misal hormonal düzenleyici kokuları da o aletten alır, telefon görüşmelerini, yiyecek içecek siparişlerini de ondan yapar. Ama beklediğimiz gibi yapay zeka sorunsalını taşımaz bu nesne. Aslında otomasyondur sözkonusu olan. Neyse 50'li yılların kafasına dik giten hafiften maço kahramanımız ne zaman bu aletin tavsiyelerini dinlemese kendini zor durumlarda bulur. Çağın yaşayanlarını bağımlı hale getiren bu pahalı sisteme karakterimiz gibi pek çok sonradan uyandırılan adapte olamaz, işsiz kalıp fakirleşince sistem dışında kalmanın yegane çaresi dilenmektir. Fakat yeniden yaşama döndürülmenin sanayileştiği bir çağda insanlar kontratlarını imzaladığı, hukuki gereksinimleri karşıladıkları sürece diğer insanları öldürebilmektedir, sistem dışındaki insanlar içinse ölüm nihaidir. 50'li yılların komik uzaylı klişelerini birebir taşıyan ve dünyada esir tutulan Sirius'lu bir düşman tarafından başkarakter kandırılır ve dünya Sirius'tan gelecek saldırıyı beklerken (olup olmayacağı belli değil) sisteme ve rahata aşırı şekilde bağlı halk kendini öldürtüp depolarda uykuya dalar. Ve meydan bu otomasyon sistemine karşı gelen bir avuç insana kalır. Fakat kahramanımız şaşırtıcı bir şekilde sistemin yürümesi yönünde olaylara müdahil olur.
"Bir ırkın tarihini baştan yazamazsın, olan oldu, sonucu da bu. Sonuç hoşuna gitmediyse, insnları yön değiştirmeye ikna etmeye çalışmaman için bir neden yok. Başka bir yöne-herhangi bir yöne! Nasıl istersen. Ama geri dönemezsin."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder