Seriyi çok şükür sonlandırıyoruz. Bazen her şeyin ince ince açıklanmasına, sırların açığa çıkmasına gerçekten gerek yok. Bazı şeyler gizemli kalabilir, okuyucunun hayal gücüne bırakılabilir. Ama hayır, artık her şey açıklanmalı, kapalı bir şey kalmamalı. Neden bilmiyorum, batıyor besbelli. Trip dergisinde rastladığım yazı da bu meselden bahsediyordu. Blade Runner kafadaki soru işaretleri ile kült film olmuştu. Deckard'ın android olma ihtimaline cevap alabilmek için 30 sene sabretmemiz de müthiş bir şey. Ama ne gereği var, değil mi? Öğrenmesek ölür müyüz?
Neyse bu kitabın beni en rahatsız eden şeyleri, gereğinden fazla uzun olması ve hikayenin tek karakter tarafından sırtlanması. Hikayenin ise kendinizi içinde hissetmeniz zor. İlk kitabı ayakta tutan soruların çoğu daha ikinci ciltte cevaplanınca geriye de sürükleyiciliği sağlayacak pek bir şey kalmıyor. Yalnız silo 1 deki Donald, kız kardeşi ve onların tarafına geçen güvenlik arasında çok güçlü bir hikaye yaratılabilirdi. Ama aniden Hollywood senaryosuna bağlanmaktan geri durmuyor. Hakikaten, bu seri de sinemaya mı diziye mi ne uyarlanacaktı. Yazara ayan olmasın daha yazarken romanı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder