Avrupa tarzı power metal çizgisini terketmeksizin soundunu olabildiğince sertleştiren grup konu olarak da 20 yy savaşlarını almış. Bu yüzden bazen savaş metali gibi saçma bir etiketle tanımlansalar da ortalarda gürleyen toplar uçak zıvırtıları felan yok. Dolayısıynen savaş metal gibi bir şeyi en azından ben emmoğlum ve bakkalın çırağı kabul etmiyoruz. Parçaların arasında bionik kadın misali bir sesle konuşan kısa geçişler var, işte hatunkızımız Sun Tzu'dan öğütler felan veriyor. Sen uyursan ölürsün, sen ölürsen herkes ölür gibi.. Sound açısından ise vokale alıştıktan sonra şarkıları da vakit geçirmeden çözüyorsunuz. Melodileri dile pelesenk cins-i kabilinden. İşte tam da bu yüzden albüm çok ve de pek çok dinlemelere müsait değil. Ara ara gelen synth ise çoğunlukla destek görevini görüyor, biraz keskin bir tonu var, fena değil. Grup özellikle Cliffs of Gallipoli adlı manalı sözlere sahip şarkısıyla biliniyor buralarda. Sözleri savaşı değil barışı vaaz ediyor ve biraz da gurur verici bir nasihatle bitiyor. "Bazı yolar vardır üzerinde yürünmeyecek, bazı ordular vardır hücum edilmeyecek, bazı kentler vardır kuşatılmayacak" Ama bence daha iyi şarkılar var. The Art of War, Talvisota, The Price of a Mile, Rus İngilizcesinden muzdarip olsa da süper gaz Panzerkampf gibi.
8,25/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder