Tatiller olmasa artık kitap okuyamayacağım. Arka arkaya kitaplarımı bitirmem için yine güzel bir fırsat yakaladım bu sene de. Değiştirilmiş Karbon diziye de çekilip belli miktarda dikkati üzerine çekmiş bir yapıt. İkinci cildini okur muyum, emin değilim. Çünkü dizisine başlamayı düşünüyorum. Enginlik serisinin ilk kitabından bir tık daha fazla hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Ya tercümesinden ya da modern bilimkurgunun ortaklıklarından bilemiyorum, İthaki'nin son bilimkurgu çevirilerini birbirine benzetiyorum, hatta alakasız Cebirci bile aklıma geldi. Ama en çok, konu itibariyle Zelazny'nin Lord of Light'ına benzettim. Yalnız Işık Tanrısı, Hint mitolojisi ile haşır neşir olması sebebiyle daha iyiydi.
Romanın konusu insanların bedenen öldüğünde anılarının aslında ruhlarının demek lazım, harddisklere kaydedilerek veri bankalarında saklandığı uzak bir gelecekte geçiyor. Bedenler ise alınıp satılıyor. Zenginler her öldüğünde yeni ve tabi dipdiri bedenlere upload oluyor. Hapis niyetine de senelerce zihniniz bu bankalarda saklı tutuluyor. Yıllar sonra yeni, genelde daha pörsük bir bedenle topluma geri dönüyorsunuz. Gerçek ölüm ise ensenizdeki çipin silahla patlatılmasıyla gerçekleşiyor. Kitabın başarısı ise günlük hayatı değiştirecek böyle büyük bir normsal gelişmenin iyi aksettiriliyor olmasına dayanıyor. Fakat bu yeni yaşam tarzı her ne kadar aşk, aile gibi insani öğelerle ara ara yumuşatılmaya çalışılsa da getirdiği yabanilikle, acımasız düzeniyle hoşuma gitmedi. Hikaye intihar ettiği polis kayıtlarına geçen bir zenginin, arkadaş her gün zihnim güncelleniyor ve yeni bir beden bulabiliyorken niye intihar edeyim ben diye sorgulaması ve cinayet soruşturması için özel bir ajan olarak kahramanımız Kovacs'ı kiralamasıyla başlıyor. Son güncelleme tarihi ile ölüm tarihi arasındaki günde ne yaptığını hatırlamadığı için intihar bile olsa sebebi araştırılmalı elbette. Bundan sonrası Agatha Christie tadında dedektiflik tahkikatına dönüşüyor ve ardı ardına gizemlerin peşine düşüyoruz. Sürükleyici bir okuma sunmakla beraber atmosferin rahatsız ediciliği, şiddetin fazlalığı kaldırılması zor gerçeklik olarak okuyucuyu karşılıyor. Sinematik etkiyi yaratmada bu manada başarmakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder