4 Mayıs 2025 Pazar

Kurtuluş Kendini Anlatıyor III (Fırtınalı Bir Denizdir İçimiz,)-IV(Daha Dinmiş Değil Fırtına)

 3. ciltte İsmail Metin Ayçiçek, İzzet Köylüoğlu, Mustafa Öztürk, Saim Koç, Seyfi Öngider, Ziya Sümer, 4. ciltte Burhan Tanrıverdi, Celal Polat, Doğan Fırtına, Haşim Barış, Süleyman Toklu Kurtuluş'un 80 ortalarına kadar olan tarihini kendi açılarından anlatıyor. Anlaşılıyor ki kurucu diye sıfatlanan ilk üçlü grup tarihsel konumlarına güvenerek bütün kitlenin kendi peşlerinden geleceğine dair bir önkabul ile DY ayrılığının şokunu yaşıyorlar. Kuruluş arkasından da kibirli ve sözde sosyal demokrasi tezleri ile çelişkili davranışlarını devam ettiriyorlar. Ve bu tavırlar pek çok yönetici konumda kadronun da hareketten kopuşunu hızlandırıyor. İşin daha ilginci bu iki kitapta yer verilen 2. kademedeki MK ve il komite üyeleri de kendilerini eleştirdikleri merkeze dahil etmiyor. 

Halbuki yönetici konumundaki bu isimlerin de alttaki kadrolara ve sempatizanlara karşı bir sorumluluğu var. Olanaksızlığın koşullarındaki ortaklık herkesi eşitlese de en azından yöntemlerde empatik davranışların anlamlılığı fark yaratıyormuş. İşin özü bu. Herkesin de bahanesi bu. Ama ilk iki ciltte bu bahanelerin aktarımın bile ne kadar saygısızca olduğunun şimdi farkına varılıyor. Hele cezaevlerindeki verilen başarısız sınavları öğrendikten sonra. Diğer ilginç bir husus ise işçici Doğan Tarkan ve ekibine yapılan davranışın haksızlığına dair genel kabul. Halbuki troçkizme yada troçkizmin kendi şahsına münhasır bir koluna yakınlaşıp kendi arkadaşlarından da kopan bu şahsın hareketin kendisiyle kan uyuşmazlığı olduğu bariz gözlemleniyor. Sonrasında ne olduğunu da tarih göstermekte. Ona gösterilen hoşgörüyü (yada geçmişe yönelik günah çıkarma seansı) kendi arkadaşlardan sakınarak hareketi aşındırma yolunun seçilmesi de hareketin önde gelenlerin psikolojisi konusunda ipuçları veriyor. Ve tabi ki bu tarz kapalı organizasyonların sosyolojik analizi açısından da.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder