Keskin noktaların törpülendiği, parti havasının bir miktar durulduğu bu albüm aynı zaman da pek de takmadıkları profesyonel tutumun hemen hemen toptan reddini temsil ediyor. Bu arada yine yeniden Olimpos'tayım. Sıcak, çook sıcak olsa da İstanbul'da da olmak vardı şimdi aynı sıcakta. Almayayım, kalsın bir süreliğine. Yalnız gideceklere duyuru, Çıralı'daki pansiyonlar hem ucuz hem daha kaliteli odalara sahip hem ücret ödemeden Olimpos ile paylaştığı aynı sahile ulaşabiliyorsunuz, hem sahile çok yakınlar, hem restoranlara yakın. Kaç kere hem dediysem o kadar iyi. O Olimpos'un kendine özgü otantik havası eksik sadece. Neyse geçelim, grup saldırgan melodili ve çılgın tempolu şarkıları geride bırakıp 80'lerin synth popuna selam çakan bir elektronik albüm kaydetmiş. Göndermeler aslının gölgesinde kalmış. Yine de örneğin giriş şarkısı Honey bu tarz bir parça olarak albümün en iyileri arasında yerini buluyor. Bazı şarkılardaki amatör, kaydettim oldu anlayışı rezalet ile sonuçlanmış. İsim vermek gerekirse , Frankie Goes to North Holywood diyebilirim. Hangover da o kadar değil ama bu kalem dahilinde. Bir kaç hoş melodi mesela In The Sun'ın sonlarında çıkan, ya da Sweet'deki karanlık tonlar, Dynamite'de eski günleri anmaları, Teenage Tiger Cat'de sonradan çuvallayan parti modu, işte bunlar ara ara çıkıp dinleyicinin dikkatini toparlayan şeyler oluyor. Yoksa sönüklüğüyle kaybedilmiş bir davanın karşısındayız. Diğer yandan kapanış parçası Faith in Love gruptan hiç beklenmeyecek bir derinlik sunuyor ki artık çok geç. Bu dibe doğru yönelim grubun bestecilerinden birinin gruptan ayrılmasına bağlanıyor, laf arasında verelim.
5,50+/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder