24 Mart 2012 Cumartesi

Opera IX - The Call of the Wood (1995)

Hayli ritualistik bir black metal. Hatta durmayalım bir fantazi hikaye hayal edelim. Varsayalım ki bir gün hergünkü hayat gailesi içindeyken birden apansızın kendinizi yavaş yavaş güneşin battığı esrarengiz bir ormanda buluyorsunuz. Çok basmakalıp olacak ama eksik kalmasın, uzaktan kurt ulumalarını duymak mümkün. Tirtir ve tirtirsiniz. Çünkü diğer yandan garip bir çekiciliğe sahip melodilerle yükselip alçalan karanlık bir ilahi yaprakların dalların arasından kulağınıza süzülüyor. Bu ses güzel/çirkin tanımının ötesine geçmiş bir ses. Katılanların neşesi akıyor, sizin neşeniz değil. İnisiyeler aydnlanıyor, bu aydınlanma sizin değil. Biliyorsunuz ki zihninizi çelen bu uğursuz ayin sizi sona götürecek. İşte tamı da o anda bir beyaz atlı yakışıklı prens ya da büyü gücüyle yıldızları kuşanmış güzel bir prenses belirliyor. Artık seksüel oryantasyonunuz neyse. Belki de her ikisi birlikte geliyordur, kim bilir? Kurtaracağım seni küçüğüm küçücüğüm diyor. Yelkenleri indiriyorsunuz. Atlıyorsunuz atının terkisine ya da uçan süpürgenin gerisine. Bir mağara girişinde diyor: Buyur, güvendesin. Açgözlü bakışların ağırlığı altında eciş bücüş Neanderthal insansıların ortasında güzel/çirkin tanımının ötesinde bir kadın görüyorsun, ilahiyi söyleyen. Duru su gibi, toprak kokan bir kadın. Ayinin ortasına hoş geldiniz, kaçış yok. Bu dünyaya gelmenizin tek bir sebebi vardı. Ham yapılmak, ham ham..
Böyle bir şeyler işte. Son iki şarkıdaki (bonuslar) tekdüze tarz dışında beklediğiniz kadar gürültücü değil, atmosferik akustik iniş çıkışlara sahip olan albüm özellikle Call of the Wood'daki ana rif ile zirve yapıyor. Bu albümü özel kılan, tabi muhteşem bayan vokali saymazsak eğer, bu özellik Aşil'in topuğu oluyor aynı zamanda. Tempo olarak kararsız, henüz oturmamış bir sound ve odaklanamama sorunu.

8,25/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder