18 Mart 2024 Pazartesi

Ezginin Günlüğü - Oyun (1995)

 Seksenlerden doksan ortalarına büyük bir adım atıp ve aradaki dört kaydı da es geçip grubu geniş kitlelerle buluşturan Oyun albümüne bakalım. Türkü formu da gerilerde kalmış bir kere. Hüzün çok sık piyanonun ritimleri ile bozuluyor. Ufak hınzırlıklar da var gibi. Söz ve müziklerde Hüsnü Arkan 'ın ismi çok sık geçiyor. Küçüğüm, Düşler Sokağı, Martı, Oyun gibi parçalar daha ilk dinlemede etkilemeyi başarmakta.  Enstrüman çeşitliliği ve caz tınıları albümü derinleştiriyor, kayda lezzet katıyor. Ancak geri kalan parçaların çoğu entelektüel çıkmazlarda terennümün ötesine geçemiyor. İlk albümüne göre bunun oranı azalmakla birlikte kaydın gücünü zayıflatıyor.

7,50/10

Peter V. Brett - İblis Döngüsü II: Çöl Mızrağı

 

Yazar geriye dönük hayat hikayeleri yazmasını seviyor demiştik ya bu ciltte de 2 karakteri daha ayrıntısıyla ve geçmiş yaşamlarıyla konu ediyor, zira onların yolları üç kahramanla kesişecek. İlkin Dövmeli Arlen'e ihanet eden Arap şeyhi Jardir'e odaklanıyoruz. Küçüklükten itibaren ne kadar zorlu şartlarla mücadele ettiğini, rahibelerin lideri bir genç kadının yönlendirmesiyle adım adım topluluğun nasıl reisi ve nihayetinde tüm insanlığın beklediği iblislere karşı savaşa önderlik edecek mesih benzeri kurtarıcı rolü ile kimliğinin örtüşmesini okuyacağız. Savaşçı sınıfın köle gibi gördüğü tüccar arkadaşın çocukluğundan günümüze değerli bir danışman rolüne geldiğini de. Arlen'in kayıp savaş muhafazlarını çölde bulmasıyla rahibe karısının ya sen ya o restiyle Arlen'i çölde ölüme terkeder. Çöl uygarlığını birleştirdikten sonra da yeşil diyarlardaki kent devletlerine yönelir. Amacı bu zayıf halkın güçlü erkeklerini eğitip ordusuna katmak, kadınları köleliştirmek ve zayıflar zaten ölmeyi hak etmektedir. Tabi bir dünyaya iki mesih fazla gelir. Arlen'in Leeshan'ın mültecilerle nüfusu gttikçe şişen Leeshan'ın kasabasında bir savaşçı  ordu oluşturduğunu duyunca araştırmak için oraya varınca Leesha'ya aşık olur şeyhimiz. Leesha'da bunu barış için bir fırsat daha doğrusu düşmanını yakından tanımak için bir fırsat görüp şeyhin yeşil diyardaki merkez şehrine gider. İlk karısı kıskansa da şeyhi tüm geleneklerine rağmen kadınların da savaşçı olabileceğine inandırmıştır. Kent devletlerini birlik için iknaya çalışan Arlen'in yolunun düştüğü  kendi memleketinde çocukluk arkadaşı Renne'nın idam cezası kararı gereği iblislere sunulduğunu gördüğü bir manzara ile karşılaşır. Ayrıntısıyla eklenen diğer bir karakter olan Renna babasının cinsel ssapıklığından bıkıp oradan kurtulmak için bir gence gönlünü vermiştir. Ama en sonunda babası genci, kız da babasını öldürmüştür. Dövmeli Arlen onu yanına alır ve eğitir, o da güçlenir. Leesha nasıl şeyh Jardire yakınlaştıysa Arlen de Renna'ya yaklaşır. Bu arada zihin iblisleri ve iblis prensler de ortaya çıkar ve tehlikeli gördükleri Jardir ve Allen'e suikast düzenlerler. Gizem bir kaç milim daha aralanır.

İtiraf etmek gerekirse bazen lafı çok uzatsa da, dünyası kuvvetli olmasa da  merakı canlı tutabiliyor.

15 Mart 2024 Cuma

Tokyo Gakuso - Gagaku: Court Music of Japan (1994)

 Japon saray musikisi denince geyşaların icra ettiği tintiritintiri huzur dolu ezgiler geliyor akla, değil mi? Zaten kana susamış derebeyler, samuraylar, kamikazeler de oranın tarihi unsurları değiller. Bu müziği nasıl tarif etsem ki hem yerel hem proto-drone. Hani Japon emperörü , ne güzel savaşmıştık Nakamura meydan savaşında, nasıl milleti kestik doğradık, nasıl köyleri yakıyorduk, inim inim işkencelerle Çinliler üzerinde deney yapıyorduk, hatırlatan bir şeyler çalın da keyfimiz yerine gelsin der gibi. Tabi bizim kulağımıza böyle geliyor da bu arkaik şarkılar çok daha emperyal amaçlarla çalınırmış. Tahta çıkış seramonisi gibi. seromonisi gibi. semorinisibi. semseimisomi... Nihayetinde biz de bir Japon emperörü değiliz ki ara ara canımız böyle şeyler dinlemek istesin. Belgesel hükmündedir.

6,50-/10



13 Mart 2024 Çarşamba

Messa - Close (2022)

 

Önceki albümde olduğu gibi içine girmesi zor bir tecrübe sunuyor Messa. Ama bu sefer içine bir girdim, çıkamadım. Doom/stoner metal türüne halel getirmeyecek şekilde Kuzey Afrika ve daha da ilginci dark jazz ve bir yerde de Portishead etkisi kaydı o kadar tatlı yapıyor ki tarifi zor. Yüreğe dokunan bir yolculuğa varıyor bu macera. Sonda da  sürpriz bir şekilde black metal çığlıkları ile sarsıyor dinleyeni. Şu an aklıma takılan şey dinlemiş olduğum bir önceki albümde kaçırmış olduğum detaylar.

8,0+/10

11 Mart 2024 Pazartesi

Backxwash - I Lie Here Buried With My Rings and My Dresses (2021)

 

Agresif tınılarda, kimi zaman çığlık çığlığa hançeresini paylaşan bir duygusallığa ulaşan, endüstriyel rock tekinsizliğinde bir hip hop çalışması. Tesadüf değil siyahi transeksüel olmanın zorluklarını söze de melodiye de taşıyan sanatçının gerçeklik düzlemini dinleyiciyle paylaşma tasasıyla kaydedilmiş. Aklıma oscarlı bir film geliyor, mahalle çetesini yöneten yine siyah bir gencin masküler ortam altında kendi kimliğiyle çatışması felan. Sonra aklıma bu topraklar geliyor, Anadolu'dan ortadoğu'ya. Eylül ismindeki bir tiyatro oyunu misal. Sonra o oskarlı filmi tırt buluyorum doğal olarak. Ama bu albüm şunu hatırlatıyor, herkesin cehennemi kendine göre cehennem. 

7,0/10

7 Mart 2024 Perşembe

Nazlı Altunsoy - Türkiye Selçukluları Döneminde Gayrimüslimler

 

Oldukça karmaşık bir dönemi olabildiğince nesnel anlatmaya çalışan bu akademik çalışma bir yandan birbirine zıt olguları misal Bizans ile Selçuklu hanedanlarının savaş ve dostluk arasında salınan ilişkileri, ortaya koyarken diğer yandan da böyle kaotik bir dönemde gayrimüslimler için yine de resmi söylemlere takılmadan edemiyor. Gayrimüslimler özellikle Ermeniler Bizans yönetiminde yaşadıkları ayrımcılık ardından Türk akıncıları memnuniyetle karşılıyor ama küçük Ermenistan krallığı her fırsatta ayaklanıyor, Haçlılarla işbirliği yapıyor ama sonra yine pişman oluyor ama işgal altında şehir kapılarını açıp düşmana şehri teslim ediyor ama Selçuklular için canla başla çalışıyorlar, gibi gibi.  Sadece fetihlerin, Moğol istilasının değil taht kavgalarıyla bağlantılı iç savaşların da yaraladığı bu dönemde özetle gayrimüslimlerin şartları rahattı diyebilmek biraz zor olmalı. Zira kimse rahat olmasa gerek. Yine kitapta belirtildiği gibi o zamanın gerçekleri bugün için de geçerli değil mi? "Devletlerin veya hükümdarların menfaatleri için hiç olmayacak ittifaklara imza attıkları görülmektedir. Çıkarlar söz konusu olunca Selçuklular Bizans ile anlaşmakta, Danişmendliler ile düşman olabilmekte, yıllarca önemli mücadeleleri omuz omuza veren Ermeniler ve Haçlılar birbirlerine karşı İslam devletlerinden müttefikler aramakta, Türkleri Anadolu'dan çıkarmak için Haçlı seferlerinin çıkmasında fitili ateşleyen Bizans, Frenklere karşı Türklere yardım edebilmektedir"

6 Mart 2024 Çarşamba

On Thorns I Lay - Egocentric (2003)

 

Gotik doom metal'in elit grubu içinde neden yer alamadıklarını bu vesileyle bir daha anladığımız bir çalışma. Diğer bir ifadeyle iyinin, olmuşun bir adım gerisine düşmesiyle illet ediyor. Diğerlerine kıyasla en çok da Paradise Lost'un orta dönem işlerine benzettiğim çalışma ağır bir biçimde dönemin alternatif rock ve metal etkisine de maruz kalmış. Besteler de basit, bol tekrar jınjın akorlarla bezeli. Hani nu gotik gibim bir şey. Hatta bariz grunge havası bile yer bulabilmiş kendine. Bu çeşitlilik çok da kötü bir şey değil bence. Ayrıca vokalin kendine özgü bir albenisi var. Brütal değil. Hüzün tabi ortak payda. Ya nefret edersiniz ya da çok seversiniz tarzında bir albüm olmuş. Ama nostaljik atmosferi bile eskileri bilenler için değerli.

6,75/10

3 Mart 2024 Pazar

EABS - Slavic Spirits (2019)


Polonya Avrupa coğrafyasında kıyıda köşede kalsa da müziğin her dalında sağlam gruplar ve müzisyenler çıkarabilen ilginç bir ülke. EABS ise Polonyalı olmayı proje konusu almış bir caz topluluğu. Slav ruhunu keşfetmeye ve belki de çok daha iddialı bir şekilde yeniden inşa etmeye adanmış, isimleri ile folklorü ve paganizmi andıran bestelere imza atılmış. Füzyon caz diye sıfatlandırılması cazın alt dallarında bir kaynaşmayı işaret ediyor: lirik, epik, spiritüel ve avantgarde göndergeler bir arada. Dinlerken keyifli anlar sunmakla birlikte rahat bir akışkanlık sunamıyor besteler ve bununla ilintili olarak dinleme sonrası akılda kalıcılık zayıf. Zıt bir şekilde ise bittabi dinleme sayısına bağlı olarak dinlerken melodileri hatırlamanız mümkün. Prodüksiyon modern ve çok temiz, bateri "vipleş"lik yapmasa bile onu da, elektronik tınıları da, ayrı ayrı takip eder bulabiliyorsunuz kendinizi. Ama saksafon sololar kaydın yularını tutan en etkin enstrüman. Henüz çakırkeyif olmamışsınız ama yorgunsunuz, kafanız biraz ağırlaşmış, işte o zaman başka bir dünya keşfediyorsunuz dinlerken. Radarda parlayan bir yıldız, takip edilesi.

7,50+/10

28 Şubat 2024 Çarşamba

V.A. - Catch the Rainbow: A Tribute to Rainbow (1999)

 

Ender bir durumla karşı karşıyayız efendim. Baba gibi bir saygı albümüyle. Tamamıyla heavy metal ve hard rock ama farklı lezzette baharatlarda eklenmiş Rainbow yorumları. Şarkıların hepsi birbiriyle uyumlu zira kadro parçalar arasında pek değişmiyor. Projenin arkasındaki isim Kuş Ali (tutamadım kendimi Uli Kusch) bateriye de kurulmuş tek isim. Gamma Ray, Helloween ve Masterplan gibi dev gruplardan biliniyor. Vokallerin çoğunu da Henne Basse diye çok bilindik olmasa da benzer ekolde bir isim üstlenmiş. Demem o ki patron ne yaptığını biliyorsa ortaya çıkan iş de öyle güzel oluyor.

8,25/10

26 Şubat 2024 Pazartesi

Yaşar Kurt - Göndermeler (1997)

 Yaşar Kurt'un bu ikinci albümünde parçaların çoğu ilk yapıtındaki ozanca duruşla kaydedilmiş şarkıların orkestral yorumlarından oluşuyor. Şarkıların her biri alternatif sularda kaya taşı hükmünde olduğu için günümüze de sapasağlam kalabilmiş durumda. Hala gençliğim aklıma geliyor, hala eski İstiklal aklıma geliyor. Dolayısıyla nasıl muhalif ve kalbe dokunan, yara sızlatan beste yapılabileceğinin bir rehberi gibi önümüze serilmişler. Kusurlar var elbette, en başta Martı'daki bilinçli grunge söyleyiş tarzı. Bence. 

8,0/10

22 Şubat 2024 Perşembe

Traveler - Termination Shock (2020)

 

Bu heavy metal grubunun en sevilen özelliği , grubu Traveler yapan karakteristiği aynı zamanda Aşil topuğunu vuran ok misali dönüp kendini vuruyor. Çok fazla 80'ler olması, o da. Çorbada yeni bir lezzet yok. Misal o dönemlere dair ben neler dinlemişim, bakalım. Judas, Iron, Motör, Manowar, Dio, Savatage, Mercyful/Diamond, Grave Digger, Omen, Venom, Manilla Road, Running Wild, Helloween, WASP, Rage, Warlock/Doro, BG. Bu gruplardan daha doğrusu o dönemlerde yaptıklarından  üstün mü, kesinlikle değil bence. İşte, eskileri yad etmiş oluyorsunuz. Temposu hızlı bir de bestelerin. Ben daha çok erken dönem Iron, RW, BG'nin erken dönemleri felan hatırladım. Seven çok severdir, ama bir o kadar da ecnebice meh diyeni çıkacaktır.

6,50/10

20 Şubat 2024 Salı

Dead Can Dance - Dead Can Dance (1984)

 

Grup daha bu ilk albümüyle kendi otantik sesini bulmuş. Tabi o günün gotik/post punk etkisi çok belirgin. Başat sıfat bile olabilir. Bu post punk işi de çok garip. Sound olarak bile, imajını geçtim, popüler olabilmesi bir o kadar zorken olmuş vallaha zamanında. Kayıtta ayrıca perküsyon dikkat çekmekte. Arkaik ve hipnotik bir deneyim yaşatmakta başarılı. 

7,50/10

18 Şubat 2024 Pazar

Perturbator - Dangerous Days (2014)

 

Synth pop'u korku temasıyla yapan grubun kült çalışması. Korku temasını ne filmlerde ne oyunlarda ve anlaşılıyor ki ne de müzikte pek sevmem. Bu grubun prodüksiyonunda da bir şey var, duvar gibi önüme dikiliyor. Isınabilmekte zorlanıyorum. Bir nebze benim basit zihnime göre sofistike kalıyor. Onun dışında bilim kurgu ambiyansı, 32. Gün introsunu hatırlatır melodileri ve kulüplere layık agresif ritimleri kaydı güçlü tutuyor. Hele vokal katkısı ile konvensiyonel popa yaklaştıkları ender bir an var ki pek güzel. Albüm sonlara doğru sıkmaya başlıyor. Başlardaki şarkılarn her biri ayrı ayrı güçlü bir kimliğe sahipken garip bir şekilde albüm formatında yorucu kalabiliyor.

7,0+/10

16 Şubat 2024 Cuma

Yellow Eyes - The Desert Mourns (2014, EP)

 

Muhteşem bir kapak, tam posterlik. Alternatif bir black metal yapsalar da imaj, sözler vs.. yaptıkları müzik türünün amansız hiddetinden bir milim eksik bir enerji sunmuyor dinleyenine. Sadece 2 parçadan oluşması bir handikap. Bütüncül anlamda tadım esik kalıyor çünkü. Yetmedi kısacası. Amma albüm kapağı gibi umut saçtıkları doğrudur. Ambiyans kıvılcımları da heyecan dalgası yaratıyor. Vokalin yırtıcılığı bir miktar geride yankılansa da bana şahsen bir parmak, bir tık fazla geldi. Radarım zonkluyor.

6,75+/10

15 Şubat 2024 Perşembe

György Ligeti - Requiem; Aventures; Nouvelles aventures (1985)

 

Requiem yorumunu merak ettim demiştim Ligeti'nin bir kaç ay önce. Biliyorsunuz dini eserler sınıfına dahil edilir klasik musikide, requiemler. Bu tecrübeyi korku temasıyla harmanlamak pek alışageldik bir şey değil. Ürkütücü, ötedünya bir şey. Yine de cenaze merasimi ayinleri ile ilgili olduğu için çok da mantıksız değil. Dİnlerken Kubrick'in maymunlu filmi geliyor aklıma, monolitin müziği değil miydi hakikaten bu? Kaydın ikinci parçası isminin işaret ettiği üzere dinleyeni şaşırtan bir maceraya çıkarıyor. Rasgele bağırışlar, çığlıklar, ünlemler, ciyaklamalar, patırtılar... Hani bunun canlı bir koro ile icra edildiğini düşünüyorum da güleyim mi, ağlayayım mı bilemedim. Sansasyonal olduğu kesin. Yetmemiş olacak ki benzer bir parça ile bu maceranın devamı gelmiş. Bu sefer ulumalar, maymun sesleri ve daha hayvani tınılara kadar deneysellik genişletilmiş. Canım istedi de bugün bu kaydı dinleyeyim demeniz ihtimal dışı. Klasik müzikte avangardlık nereye uzanırın cevabı olsa gerek. 

6,50+/10