30 Mayıs 2021 Pazar

Empyrium - The Turn of the Tides (2014)

 Grup 12 sene sonra bu albümle tarz değişikliği yaparak arzı endam etmiş. Tabi arada boş durduklarını sanmıyorum. Misal Marcus Stock özellikle blackgaze gruplarının işleriyle hemhal olmuş. Bu deneyimin tarz değişikliğine ne kadar sirayet ettiği üzerine konuşmak mümkün. Yeni tarzı neoklasik darkwave olarak nitelenmekle birlikte seksenler martial ve neofolk etkisi de aşikar. Atmosfer besteciliği eziyor ve kaydı kıymetli kılan güçlü bir öğesi oluyor. Dead Can Dance, Elend , Sopor Aeternus gibi isimlerin at koşturduğu bu alanda öne çıkan bir çalışma olduğunu belki söyleyemeyiz. Ancak Empyrium kendine has büyüsünü hala işletebiliyor.

7,50/10

29 Mayıs 2021 Cumartesi

RETRO: Orphaned Land - The Beloved's Cry (1993, Demo)


 Her Türk metalcinin itiraf etse de etmese de gönlünde sevdiği, okşadığı, büyüttüğü, yeri geldiği birlikte dans ettiği gruplardan biridir İsrailli Orphaned Land. Benim de öyle. Yeniden dinlemeye de demodan başlamak lazım. Doom atmosferi taşıyan death metal ile ilk adımlarını atmışlar. İllaki daha o dönemde ortadoğu ezgilerine başvurulmuş. Bu da grubun tür içinde ayrışmasına ve öne çıkmasına sebep oluyor. 6 parçada biri, albümün adını taşıyan tamamıyla akustik ve düz , temiz vokalle kaydedilen , kadın vokalin destekte bulunduğu bir balad. Her ne kadar genel olarak sevilse de ben ilk ve son şarkıyı pek tutarım. İniş çıkışları ve henüz oturmamış olgunlaşmamış soundu ile zedelense de sağlam sayılabilecek bu girişin devamını getirebilen , şahlandıkça şahlanan grubu daha sonraki işleri ile takip ettik. Favori gruplarımızdan biri oldu. Ama aklımdaki soru hep aynı, ortadoğu ezgilerinin metal müzikte sakil kalacağı ve ucuz tınlayacağı bir ana ulaşacağız. Ulaştık mı, daha var mı?

6,75+/10

23 Mayıs 2021 Pazar

Fikret Kızılok - Not Defterimden (1977)

 

1977'ye kadar bir düzineden fazla tekli plak çıkaran ve ismini bu parçalarla zaten duyurmuş olan Fikret Kızılok'ın ilk uzunçaları olarak Nazım Hikmet'in şiirlerini okuduğu (çoğu) bir yapıtı seçmesi ilginç. Albümün farkılılığı bunlarla sınırlı değil. Baştan söyleyeyim, ben pek de tutmadım. Bir kere okuma ağırlıklı bir kaydı, bu eserden bağımsız olarak, dinlemeyi sevmem. İkincisi her ne kadar şiirleri içeriğine bağllı olarak kendine uygun seçmeye çalıştığı belli olsa da, saykedelik hava sözlere de yansıyor çünkü, sanatçının naif sesi zayıf kalıyor. Bilirsiniz Nazım Hikmet'in coşkusu tok bir ses istiyor. Üçüncüsü müzikal altyapı atonal cazvari mırıltılar, uyumsuz melodiler ağırlıklı. O zamanın Türkiye'sine göre oldukça deneysel bu sesleri sanatçının tonlaması ve sözlerle bağdaştırmak çok mümkün değil. Hem söze hem sese yansıyan uzay ve gelecek teması hoş olsa da umut değil gerilim veriyor bünyeye. Müzik tarihimizdeki ayrı yeri ve müzikalliğin öne geçtiği şarkıların hatırına.

5,75/10

20 Mayıs 2021 Perşembe

Yeah Yeah Yeahs - Show Your Bones (2006)

 Özlemişim. Bir zamanlar gürültülü, çığlık çığlığa, keskin tonlarda ve cızırtılı bir rock vardı. Rock FM vardı. Açık hava konserleri ve festivaller vardı. Fancy ile yıkıldık.  Bahar geldi, gitti, geldi, ağaçlar kurudu, yeşerdi. İçimiz çürüdü. Honeybear ile toplandık. Bizi ayakta tutan bazı şeyler kaldı. Onlardan biri de müzik değil mi? Çıkış albümlerinden daha da iyi. Belki de özlediğimdendir bağzı şeyleri, yıldızların kokusunu beyaz buğusunda bir kadehin.

7,50+/10

18 Mayıs 2021 Salı

BADBADNOTGOOD & Ghostface Killah - Sour Soul (2015)

 

Cazını sevdiğimin Badbadnotgood'u, Wu Tang Clan'dan tanıdığımız rap üstadı, ama nedense ismini pek duymamıştım, Ghostface Killah ile işbirliği içerisinde bu albümü kaybetmiş. Bu proje çok da heyecanla karşılanmamış olsa bile başkalarına kulak asmamamız gereken bir nokta, işte tam da burası. 60'lar filmlerini andıran bir altyapı ve gayet iş görür hip hop vokal her ne kadar iddalı bir tutuma imza atmasa da chill out bir mood yaratmada o kadar başarılı ki. Evet iki üç şarkı zayıf kalmış olabilir ama vokale Doom'un da eşlik ettiği bir Ray Gun var ki, pek dramatik bombalı bir şey. Bence elemanlar arasında kimya da tutmuş gibi. Elbet biraz daha geliştirilebilecek bir potansiyel taşımakta. Uzun lafın sünnetlisi keyifle dinledim, benzer projeleri de dinlerim.

7,50+/10

14 Mayıs 2021 Cuma

Brent Weeks - Gece Meleği Üçlemesi I : Gölgelerin Yolu


Brent Weeks fantastik kurgu türündeki bu ilk romanıyla Abd'de çok satanlar listesine girebilen bir isim. İthaki'den yayınlanmaya başlayan Işık Yaratan serisi ile yerini sağlamlaştırmış ve o eseriyle daha da olumlu eleştirilerle kariyerini pekiştirmiş. 5 kitaptan oluşan Işık Yaratan serisinin ilk iki kitabı dilimize kazandırılmışken Artemis Yayınları, Gece Meleği serisinin devamını getirememiş görünüyor. Kötü bir promosyon sebep olmuş olabilir ve eminim ki kapağın iticiliğinin de bir payı var. Suikastçı bir gencin hikayesi anlatılıyorken ninja görüntüsünü anlarım da mor renkler ve fotoğrafa benzeyen tasarım, ne bilem, işte öyle. Aslında oldukça akıcı bir dil kullanılmış, hikaye seller sular gibi akıyor. Ama konuya baktığımızda Robin Hobb, Scott Lynch ve Patrick Rothfuss'un oynamayı sevdiği alanda kalem oynattığını görüyoruz. Modern fantastik kurgunun gerçekçi ve acımasız sosyal ortamı ve olaylarının bol saray entrikasıyla harmanlanarak eşlik ettiği sokaklarda hayatta kalmaya çalışan bir çocuğun Azoth ya da sonraki adıyla Kylar, ustası Durzo sayesinde suikastçı olması ve cadılardan destek alan yayılmacı ve tabi ki kötü kuzeyli bir krallığın tehdidi altındaki yozlaşmış Cenaria krallığında asiller arasında entrikalara karışması. Diğer yandan uzak diyarlardan geleceği görebilen ve kötücül istilaya karşı direniş gösteren bir kaç büyücü manipülasyonu, kaka'ri denen güçlü bir büyü ve bir bakıyoruz Azoth aslında bu büyüyü kullanabilen seçilmiş kişi. Yine de bunların hepsi fasa fiso. Hayatın geçiciliğini vurgulayarak yaptığı kötü anlaşmalara ve mizantropik tavra bahane yaratan nihilizmi benimsemiş hocasına karşı Azoth'un  bu nihilizme kendini bırakmayıp sevdikleri için kendini feda etmesi, nedamet yolunu seçmesi asıl ana konu. Ama ben fantastik kurgumu Tolkien geleneğine uygun olarak yan hikayelerle ve tarihsellikle  ve LeGuin geleneğine tabi olarak antropolojik ve sosyolojik çözümlemelerle zenginleştirilmiş bir şekliyle severim. Burada yazar hiç bir kelimeyi, olayı israf etmiyor. Herşey ana kurguya hizmet ediyor. İlk sayfada yer alan haritaya ihtiyaç bile yok. Modern David Eddings gibi yani. Özetle türe aşina olanların benzer konuları işleyen ismini geçirdiğim diğer yazarların yazdıklarının üzerine bir şey katamayan bu eseri çıtır çerez gibi okuyup geçeceğini ancak  türün içine çok girmemiş kişilerin ismini geçirdiğim diğer yazarların kallavi kitaplarını okumadan önce göz attıkları takdirde onları hazırlayarak geliştireceğini düşünüyorum. 

11 Mayıs 2021 Salı

Ihsahn - Telemark (2020, EP)

 

Ihsahn geçen sene karantinayı 2 kısa albümle selamladı. Avantgarde metal normlarıyla daha da rahat oynayabilmek için belki de standart bir albüm kaydından uzak durdu. 5 şarkılık bu kaydın farklı tarafı Lenny Kravitz şarkısı Rock and Roll is Dead'in gereksiz ki bu şarkının orijinali iyidir hasdır, ve Iron Maiden'ın trompetle ilginçleştirilen Wrathchild yeniden yorumları. Halbuki diğer üç eser Amr'ın çok ötesinde  klasik black metal çizgisinde olmasa da gölgesini taşıyan sert ve özgün ve de aynı zamanda melodik sıkı parçalar. Arka arkaya dinledikçe de gittikçe etkileyicilik artıyor ve albüme adını veren üçüncü sıradaki şarkıda folklorik ezginin de sayesinde zirveye ulaşıyor. Hiç olmadığı kadar yırtıcı vokalin, gitar solonun, gruuvi melodilerin, trompetin, folklorun alakalı alakasız bir çok şeyin biraraya geldiği ama hiç bir öğenin diğerini dışlamadığı progresif bir şenlik.  2 cover yerine diğer parçaların ayarında bir kaç şarkı olaydı yılın en şaşaalı , en bi şükela yeme de yanında yat yapıtlarından biri  olurdu kanımca.

7,75/10

9 Mayıs 2021 Pazar

RETRO: Beseech - Souls Highway (2002)

 

Şaka maka, hayranı ve detakip edeni olmamama rağmen gubun 6 uzunçalarının 4'ünü dinlemişim. Kadın ve erkek vokalin tertemiz seslerle icra ettiği keyboardun parıl parıldadığı ,elektronik düzenlemelerin geride durmadığı, hızlı temposu renkli prodüksiyonu ve yüksek melodisiyle hafiften Lake of Tears'i de andıran bir gotik metal çalışması. Özlemiş miyiz? Çoook. Ama hayatımda , nazarlar değmesin, her şey yerinde gidiyorken, huzuru tatmışken, evet hem de bu günlerde, depresif şeylerden, hele de güneş yüzünü göstermişken bugünlerde , pek hazzettiğimi söyleyemeyeceğim. Demem o ki bu eserin ederi daha yüksektir, her ne kadar albümün ağır topu şarkılarından Blinded, Manga'nın tarzına yakın olmasına rağmen. Hakikaten güzel melodiler de unutulmamalı.

8,0+/10

3 Mayıs 2021 Pazartesi

Nikos Gregoriadis - Faros (1997)

Arasam bulamayacağım bu kayıt Gregorian sidisi içinde çıktı. İnternette dahi hakkında zor bilgi bulabildiğim sanatçı belki de ülkesi Yunanistan'da bir şana şöhrete sahiptir. Bu enstrümantal ağırlıklı (bazı şarkılara bir adet hanımkızımız atmosferi güçlendirir bir terennümle eşlik ediyor) albümle de sanatçı Virgin gibi büyük bir plak firmasından yayınlanarak dünyaya açılmış. Hoş etnik melodilerin caz ve klasik müzik tınılarla oynaştığı romantik bir new age yapıtı diyebiliriz sanırım. Çalgı mahirliği ve prodüksiyon kalitesi beklediğimden de iyi. Yaylı ve üflemeli bazı enstrümanların da büyüleyici bir sese sahip olduğu inkar edilemez. New age sıkıcılığını da büyük oranda aşmış durumda. Yalnız besteler biraz sabun köpüğü gibi, özellikle farklı çalgılar ve tekniklerin kullanımı neticesinde bir odaklanma sorunu yaşıyor gibi, all over the place diyor ecnebiler. Çok etkilenim var, saçını başını dağıtmış şarkılar. Sonuçta keyifle, bayağı bir keyifle dinleyeceğiniz ama özellikle aramayacağınız bir çalışma.

6,75/10