29 Mayıs 2022 Pazar

Jeff Rosenstock - We Cool? (2015)

 

Pop punk türünde Weezer ve az biraz Green Day ayarında şarkı yapan kuşakdaşım Jeff kardeş, içindeki korkuları endişeleri dökerken depresif tonlarda eğlenceli ve hatta epik bir çalışmaya imza atmış görünüyor. Bu albümü takip eden kayıtlarıyla da alternatif çevrelerde takip edilmiş ve bayağı olumlu tepkilerle karşılaşmış. Yalan ulan, türün en iyileri listelerini kırmış geçirmiş . Bu vesileyle 3 albümüne kulak vereceğiz. İşin aslı herşeyin dengeli yapıldığı, inanılmaz yaratıcı olmasa bile her fikrin arka arkaya dengeli bir şekilde güçlü melodilerle icra edildiği, sözlerinde inanılmaz samimiyeti ile iç dökmesi ile geleceğini sorgulayan fakir abd gençliğinin sözcülüğüne büründüğü bir yapıt. Biz de alkış tutalım bu demir leblebi sertliğinde hikayelere. En azından punk evreninde sıkça rastladığım hem söyleme hem çalma tekniğinde gayri ciddi ve laubali yaklaşımı burada duymamak da güzel bir şey.


Getting drunk all alone in a quiet hotel room
You repeat all the most shameful things that you've been through
It dawns on you, that it's true, fucking nobody loves you
They're waiting for you to fall, and take your place

7,75/10

27 Mayıs 2022 Cuma

Pain of Salvation - One Hour by the Concrete Lake (1998)

 

Modern progresif metal örneklerinden sonra daha geleneksele dönmek istediğimde seçimim ilk albümünü de dinlemiş bulunduğum Pain of Salvation oldu. Farklı ve yeni türlerin sentezlendiği örneklerden ziyade klasik heavy metal bazlı ve biraz da epik senfonik öğelerin serpiştirildiği bu kayıt bolca tempo değişikliği, keyboard dokunuşları gibi daha aşina olduğumuz prog oyunlarına başvuruyor. Belki de bu noktaların biraz sık yani arka arkaya kullanılması sebebiyle aşırı tematik bir hava hissediliyor, neredeyse hızlandırılmış bol diyaloglu opera besteleri gibi. Amadeus oyunundaki prens diyor ya Mozart'a, çok nota var eserinizde diye. Dinledikçe elbette doğanın kanunu, alışacak ve daha da seveneceksiniz. Yine de ilk albümün yerini tuttuğunu söylemek zor. Hikayesi ise oldukça etkileyici. Betonarme göl kıyısında bir saat olarak çevrilecek albüm ismi ne kadar da saçma kulağa gelse de arkasında çok derin bir anlam taşımakta. Kaydın kapağı bile afili.

7,0/10

25 Mayıs 2022 Çarşamba

Farid Farjad - Anroozha 1 (1989)

 

Doğu Avrupa'dan gelip Balkanlar üzerinden İran'a uzanan bir hat boyunca folklorik öğeler klasik müziğe çok bir fena sızıyor. Esinlenme felan olmanın ötesinde birebir uyarlama gibi. Bizim sevdiğimiz de böylesi. Aslında haksızlık etmemek lazım, batı klasik müziği de aslında bayağı bayağı oranın yerelliği üzerine inşa olunmuş değil mi? Hayranı olduğum Winterreise bildiğin Alman türküleri yani. Yine de batılılar incelikle hallediyor işleri. Doğunun melodilerini de çalma tarzını da biraz çiğ buluyorlar. Bu kayıtta da ki ülkemizde de seveni bol İranlı keman virtüözü Farid Farjad'ın ilk eseri olmakta, türküler keman ve piyano ile icra ediliyor. Öyle olmasa da öyleymiş gibi. Ama bence öyle. Tam da sevdiğimiz gibi. Bir tık abartı, bir tık aşırı. 

7,75/10

21 Mayıs 2022 Cumartesi

RETRO: Nightwish - Live in Finland - Kuopio 2000-09-23 (2000, Bootleg)

 Hızlı bir şekilde büyüyen grup zaman kaybetmeden ardı ardına turnelere çıkmış ve görünüyor ki bu turnelerin hemen hemen her bacağında popülariteye bağlı olarak konserleri izinsiz bir şekilde kayda alınmış. Kendi memleketleri Finlandiya'daki bu konsere dair de birden fazla kayıt bulunması hiç şaşırtıcı değil. Benim dinlediğim süresi kısa olan versiyonu. Geçen dinlediğim bootleg kayıttan, süre farklılığından bahsettik zaten, dinleyicinin enerjisini geçirememesiyle ayrılıyor. Hatırlıyorsunuz, diğerin de tam tersine dinleyiciler kulağınıza kulağınıza heyheyliyordu. Sanırım artık grubun kendi çıkarttığı bir konser kaydını dinlemenin vakti geldi de geçiyor bile.

6,50-/10

19 Mayıs 2022 Perşembe

Moonspell - Darkness and Hope (2001)

 Sonda söylenecek şeyi başta söyleyeyim. Grubun belki de en zayıf yapıtıdır. Bunu son albümünü dahi beğenmiş, ayrıca gotik tok sesli vokali, elektronik etkileri seven biri olarak söylüyorum. Bestelerin bir çoğu vasatın ötesine geçemiyor, basit formüller tekrar ediliyor, efektler ilginç, yalın prodüksiyon nedense heyecansız bir his uyandırıyor. Kötü elbette değil. Şu hayatta tanık olunabilecek şeyler arasında Moonspell'in kötü bir iş çıkaracağının ihtimali bile yer almaz. Yine de bu kayıtta içime sinmeyen, nah göğsümün sol tarafına oturmayan bir şeyler var.

6,50+/10


17 Mayıs 2022 Salı

İstanbul Blues Kumpanyası - Kökler (1997)

 

Türk müziği içinde akım demesek de damar mı desek, böyle bir hippie saykedelik izlere rastlamak mümkün diye düşünüyorum. Birebir benzer bir sese sahip olmamakla birlikte İlhan İrem, Düş Sokağı Sakinleri, Baba Zula ve Gevende gibi isimler geliyor ilkin aklıma. Bu grup da onlar arasında yerini alacak belli ki. Hem bildiğiniz hard blues hem biraz bizim yöreler, güzel ve biraz da deli bir dinleti. Çok uzun soluklu olmamasına rağmen Replikas, Kafabindünya gibi saygın gruplara kan taşımış. Pozitif, albüm kapağı gibi güneşli bir şeyler dinlemek için ideal. Hem isimleri de pek bir şık.

7,50-/10

14 Mayıs 2022 Cumartesi

Chelsea Wolfe - Ἀποκάλυψις (Apokalypsis, 2011)

 Bu korkunçlu kapaklı albüm cehennemden çıkma hırıltılı bir intro ile açılıyor ve esrarengiz bir şekilde kapanıyor. Aralarda kökeni 90'ların metalinden değil 80'lerin post punk new wave'inden alan gotik rock temelinde yükselen ve ambiyans ve çarpuk çorpuk pop ve darkwave'inden ve belki americana gotik folkundan çeşitlemeler ile icra olunan hayli kendine özgü saykodelik çalışma, neticede metalcilerin bile ne oluyor yafu diye kulak keseceği haysiyetli nitelikli bir sanatsal dışavurum olaraktan kulakları şenlendiriyor. Ne zamandır duyuyor ve kaale almıyordum. Yine hipsterlar abartıyordur diyordum. Peh peh peh ne kaddar yanılmışım. Kader. Ak gözlü ablamıza kulak verin.

8,0-/10

11 Mayıs 2022 Çarşamba

Helloween - The Time of the Oath (1996)

 

Grubun şamatacı dönemini takip eden bu ikinci kaydı sevenlerince bayraklarla pankartlarla karşılanmış, 3 gün 5 gece kutlamalar yapılmış. Bana nacizane bu tepkiler bir miktar abartılı gelmedi değil. Zira power metalin en olağan örnekleri de böyle tatlı nakaratlarla, sololarla, hep beraber söylenecek şalalarla örülü bereli olması gerek değil mi ki ne? Yani böyle olmalıydı ve öyle olmuş. Daha azına razı değiliz. Üstelik Anything My Mama Don't Like gibi eğlenceli şarkıları yazmadan geri durmamışlar.

7,50++/10

9 Mayıs 2022 Pazartesi

Borknagar - The Olden Domain (1997)

 

Agresif tarafı hafiften törpülen bu ikinci çalışmada Ulver başta olmak üzere Agalloch, Drudkh gibi grupların yaptığı üzere atmosfere ağırlık vermeye başlıyor. Keyboard oyalanmaları ve progresif inişler hırçın kreşendolarla kalkındırıldığında çok daha etkileyici oluyor. Zati ben primitif ve amansız tarafını sevmiştim grubun. Biliyoruz ki arktik soğuklukta mizantropik atmosfer buz gibi jilet keskinliğinde Immortal ezgileriyle de yapılabilir. Ama güz ormanlarında yaprakları hışırdatarak yürüdüğümüz bir resmin çerçevesine sığıştırılmak istendiğimizde nedense black metal türü benzer bir sürece doğru evriliyor.

7,75/10

6 Mayıs 2022 Cuma

alt-J - This Is All Yours (2014)

 

Bu ikinci albüm o biçim de farklı. İlki için tam bir festival kaydı demiştim ya bu da tam tersi, oda müziği ayarında, minimal ve içine içine okunan bestelerden oluşmakta. Yaşama sevinci azdan birazdan tükenmeye başlamış. Duygusal olarak , işitsel olarak dengesizlik hakim. Dolayısıyla samimiyeti kolayca hissedilebiliyor. Yalnız medyada niye Radiohead ile karşılaştırılırlar, hiç anlamadım. Vokal bile eleştirilerden etkilenip kendini kısıtlamış gibi. İntrosu oryantal ezgisi ve hoyt hoyt korosu ile değişik ama etkileyici. Üç beş iyi fikir de içermekle beraber daha çok atmosfere yönelinmiş. Diğer bir deyişle ilk albümle arada bayağı bayağı fark var.

6,50/10


4 Mayıs 2022 Çarşamba

Ed Sheeran - x (2014)

 

Günümüz popunun devasa isimlerinden Ed Sheeran besteleri ve albümleri her nedense yazılı ve sanal kaynaklarda yerden yere vuruluyor. İngiliz folkloründen beslenen balad ağırlıklı pop şarkılarını aşırı cilalı prodüksiyon altında yankılanan sıkıcı melodilerle örülü pop veya vız vız ototuğn vokalli rap şarkılara gönül rahatlığıyla tercih ederim. Diğer yandan kabul etmek gerekli ki Edim Ed, akılda kalıcı nakarat yazmada da pek mahir. Hem arka fon hem eşlik edilecek çeşitlilikte şarkılar yazabiliyor. Ha, biraz hafif, biraz dramatik felan da sonuçta pop yani. Bir de bir kaç parçada rap denemiş ki denemesin. Mükemmel dış görünüş ve haz maddiyatçılığına dayalı abd pop kültürü yerine mütevazılığı gözümüze sokan ingiliz pop kültürünün başat timsalini hemen es geçmeyelim. Ne de olsa artık düğünlerdeki dans müziğimizde de onu duyabiliyoruz.

7,0/10