31 Ekim 2019 Perşembe

Youssou N'Dour et le Super Étoile de Dakar - Vol. 8 : Immigrés / Bitim rew (1984)

Youssou N'Dour Senegalli grubundan daha fazla bilinirliğe ulaşmış. Fransa'ya yerleşse de kendi yöresinin şarkılarını seslendirmekte. En azından 80'ler gibi erken bir dönem için bu sav geçerli. Ağıtsal formu ve ince gitar işçiciliği ile Pitche Mi pek bir dokungaçlı şarkı. Diğerşarkılar ise oynak bir funk havası sunmakta. Kültürlerarası etkileşimi yansıtan  farklı enstrümanlar yerel ezgilerle bütünleşmiş durumda. Eh güzel yani.

8,0/10

29 Ekim 2019 Salı

Henryk Mikołaj Górecki - Symphony No. 3: Symphony of Sorrowful Songs Op.36 (2019)

Modern klasik müziğin önde gelen yapıtlarından Gorecki imzalı Kederli Şarkılar Senfonisini en son Polonya Ulusal Radyo Senfoni Orkestrası Krzysztof Penderecki idaresinde kaydedilmiş. Emsallerinden ayıran nokta ise Portishead'den tanıdğımız Beth Gibbons'un seslendirmesi. Mebzu bahis Beth Gibbons ise daha önce dinlemiş bulunduğum bu yapıtı tekrar dinlemekten kaçınmayacağım. Bu güzel işbirliği olağanüstü bir şey ortaya koymamış, hani Tanrı'nın parmağı dokunmadı bana ruhani melekler korosu eşliğinde. Bestenin gücüne bağlı illaki temelinde. Yine de Beth ablanın sesinin nerelere kadar uzandığını dinleme fırsatı bulmuş bulmuş bulundum buldum. Bir kaç dinlemeden sonra da hüzün beni hafiften sarmalamadı değil hani.

8,0+/10

26 Ekim 2019 Cumartesi

Opeth - Orchid (1995)

Opeth'in selamün aleyküm çektiği albüm. Şaşırtıcı olan şey bir çıkış albümünün bu kadar farklı fikri ortaya koyuyor olması. Pişmeleri gerekmemiş. Önce death metal olsun, sonra arayışlarla soundumuzu duruşumuzu değiştirelim diye bir anlayış sergilememişler. Çattanak işte bu biz buyuz. Güzel bir başlangıç. Grubun ilk dönemlerine ait diğer çalışmalarda olduğu gibi sıkmadan dinlemeye elverişli bu da. Elbette en iyi çalışmaları değil.

7,50++/10

Rainer Maria Rilke - Duino Ağıtları

Öncelikle basım ile ilgili bir şeyler söylemek gerekirse, Almancası solda Türkçesi sağda basım iyi bir fikir. Fakat 70 sayfalık kitabın son otuz sayfasının Hasan Ali Yücel klasikler dizisinde yer alan eserlerin listesinden oluşması, ne bileyim garip. Ufak, sert kapaklı cep kitabı yapmaları çok daha şık bir hareket olurdu. 10 ağıtta yer verdiği şiirlerde sembolik ve romantik bir dille farklı kisvelere bürünen ama daha çok meleklerde vücut bulan 'sen' karşısında insanlığın durumunu gözler önüne seriyor şair. Aşk, sevgi, bilinç, varoluş, ölüm, yazgı Kimi zaman farklı anlamlara açık 'şiirsel' dil ki hey, ey gibi hitaplara da  sıkça başvuran, okuyucuyu sesli okumaya da teşvik etmekte. Bu ve bu gibi haller defalarca okumayı mümkün hale getiriyor.


sizler, birbirinizin eller altında
bağbozumu gibi bereketlenenler
..

ne zaman sevsek,
kadim sular yürür kollarımıza bizim.
..
ölümü,
tüm ölümü, daha hayattan önce böyle
usulca içinde taşımak ve darılmamak,
tarifsizdir.
..
Ah, bir gün ölü olmak ve onları bilmek sonsuza kadar,
tümünü, tüm yıldızları: zira nasıl, nasıl, nasıl unutulur onlar!
...
Hiçbir yerde, sevgili, dünya hiçbir yerde, sadece içimizde.
...
Zira ölüme yakınken insan ölümü göremez artık
ve diker gözünü dışarıya, belki de kocaman açarak, hayvan bakışlarıyla.
..
Kim böyle döndürüp çevirdi ki bizi,
ne yaparsak yapalım, duruşumuz hep
ayrılıp giden birinin duruşu? O nasıl durursa
son tepede, ona vadisini baştan başa bir kez daha
gösteren; nasıl dönüp bakar, durur, beklerse-,
biz de öyle yaşar ve hep vedalaşırız.
..
Bak, yaşıyorum. Neyle? Ne çocukluk ne de gelecek
azalıyor... Sayısız varoluş
filizleniyor yüreğimde.

ANOHNI - Hopelessness (2016)

Albüm kapağının saçmalığını bir kalemde geçiyorum. Doğuştan ismi Anthony Hegarty olan ve cinsiyet değiştirdiğini sandığım sanatçı arkadaşımız hakikaten de etkileyici bir ses tınısına sahip. Hercules and Love Affair grubunda da dinleme imkanı bulduğum arkadaşın yapıtlarından hoşlanmak için kendimi zorlasam da, sesinden dolayı, bestecilik açısından çuvalladığını ve indie-hipster anlayıştan sakatlandığını düşüyorum. Elektronik destekli yavaş tempolarda pop soundu tanımlama olarak ilk aklıma gelen sıfatlar. Lirik açıdan ise hayli sol liberal politik muhalif duruş sergilemekte. Albümdeki şarkılardan birinin ismi Obama bir diğeri de Drone Bomb Me, düşünün artık. Sözleri irdeleme gereği bile duymadım. Politik şarkılar yazmanın işitsel ve görsel bütünlük içinde sansasyonal bir iddianın ifadesi olarak başarıyı tüm anlamıyla yakalaması gerektiğini düşünüyorum. Moderniteden ziyade romantizmin etkisi altındayım bu konuyla ilintili olarak. Elektronik dumtıslar eşliğinde ağıtımsı şikayetleri dinlemeyi garipsiyorum. Bu mükemmelliyeti yakalayamadığı ölçüde üzerimde güçlü bir etki bırakmada zayıf kalacaktır. Ha, kötü mü, değil elbet.

6,50/10

22 Ekim 2019 Salı

Fergül Yücel - İzmirli Devrimciler

Fergül Yücel çoğunluğu 71 öncesi dönemde sosyalist hareket içinde aktif olan İzmirli devrimcilerle görüşerek insani özelliklerini öne çıkardığı biyografiler ortaya koymuş bu eseriyle. Yazar 70-80 arası döneme ağırlık vereceği bir çalışmaya imza atmış mıdır bilemem ama bu eserin içerdiği 28 ismin çokluğu içerik yönünden eseri biraz kısıtlamakta. Yine de fotoğraflarla birlikte unutulmaya başlanmış sözkonusu isimlerin sınırlı da olsa hikayelerini okuyabilmek çok da yabana atılacak bir fırsat değil.

RETRO: Limbonic Art - The Ultimate Death Worship (2002)

O gürültülü cümbüş içinde agresifliğin dibini vuruyor sizi de o duvardan bu davara çarpıyor kayıt. Eyüp sabrınız varsa hiddet şiddet ve nefret dolu melodilerin keyfine varmanız mümkün. Sondan bir önceki şarkıda artık sizde çanak çömlek kırmaya başlamış olmalısınız. Güzel bir parça demek istediğim. Fakat uygun bir nevi mizantropist bir hale ihtiyaç duyacağınız kesin takdir etmek için çalışmayı.

7,0/10

17 Ekim 2019 Perşembe

Duke Ellington - Ellington at Newport (1956)

Kaydın çift sidili özel baskısı düzenleme olarak albümü baltalıyor. Arada konuşmalar, takdimler uzadıkça uzuyor, şarkıların akışını bozuyor. Üstüne üstlük abd milli marşı ile açılmakta albüm. Eminim ses olarak orijinalinden bir kaç fersah ötededir. Yine de 45 dakikalık ilk baskısını dinlemek isterdim doğrusu. Bununla birlikte yeni baskısı da tonla şarkı içermekte. Big band denen erken dönem orkestral cazına göre sofistike ve oldukça canlı bir havaya sahip olması çok pek bir belirginlikte keyif veren unsur olaraktan öne çıkmakta. Duke amcanın şu ana kadar dinlediğim çalışmalarına bakarak söyleyebilirim ki hoşuma giden bir tavrı var ki kayıtta piyanonun ağırlığı da oldukça dengeli.

7,75/10

14 Ekim 2019 Pazartesi

Victor Turner - Ritüeller: Yapı ve Anti-Yapı

Güç için hırs duyan ve bu amaçla başkalarını araç olarak kullanan veya itibar görmek için can atarak kendisini itibarlı biriymiş gibi gösteren tek bir insan kabul edilirse, bu durum Bizin doğmasını ya da muhafaza edilmesini engellemeye yeter.

Bir birey statü merdivenlerini tırmanmak istiyorsa, önce statü merdiveninden de aşağı inmek zorundadır.

Bir yandan felsefe üreten komünitas diğer yandan mülkiyetten beslenen yapı, hem birbiriyle dinamik bir mücadele içinde hem de komünitastan yapısallığa evrilen bir süreçle bir arada varoluşun zorunluluğu. Kendiliğinden hippi tarzı komünitas, normatif komünitas ve ütopik toplumculuğuyla sürekli hale bürünen ve çileci tarikatlarda da izi sürülebilen ideolojik komünitas. Komünitaslar kategorik olarak daha aşağı statüdeki kişilerden oluşuyor genelde. Erginlik ve benzeri törenlerde geçici bir dönem için eşikte bekleyen kişiler yani bir sabit durumdan ötekine geçiş hazırlığında olanlar eşit statü paylaşır hatta aşağılanma ve zorlanmalarla karşılaşırlar. Eşikten sonra ise yapısallık geriye döner ve denge sağlanmış olur. Geçici olarak güçlünün zayıf, zayıfın güçlü olması toplumun mevcut haliyle sürmesine yardımcı olur. 

9 Ekim 2019 Çarşamba

Let It Flow - Meanings (2008)

İlk albümünü büyük keyifle dinlediğim yerli grubumuz başta Katatonia ve biraz da Anathema gibi öykündüğü grupların takip ettiği yola koyularak atmosferik ve gotik rock bir çizgi tutturduğu bu albümde bende daha önce uyandırmış olduğu aynı heyecanı yakalamakta zorlanıyor. Daha doğrusunu söylemek gerekirse sadece bir kaç dinlemeden sonra bu bestelerin orijinallerini daha önce dinlemiştim duygusuna kapılmamak mümkün değil. Bahsi geçen grupların metalden atmosferik ve progresif rocka geçtikleri döneme dair bir şeyler dinlemeye aç dinleyiciyi memnun edeceği kesin. Hatta yaratıcılık namına oldukça hoş hareketler içerdiğini söylemek de mümkün ki bunun izlerini ilk albümlerinde tanık olmuştuk. Belki de yaşlandık, bilemiyorum, bu kadar ağdalı melankolik bir müzik dinleyecek isem ilk albümlerindeki gibi belki biraz esrarlı ve otantik bir yanı olmalarını tercih ederdim.

6,75+/10

6 Ekim 2019 Pazar

Dying Fetus - Killing on Adrenaline (1998)

İlk albümüne kıyasla gruuviliğin uğradığı sünnet operasyonu sonucu kısaldığı bumbrutal bir death metal albümü. Sinir stresli döneminizde ifadenize ifade katacak bir çalışma. Prodüksiyon ve vokalin tonu tartışmalara neden oluyor. Bir yüzü grind'e bakmasıyla benim çok da takip edebileceğim bir yönü yok maalesef. Sonbaharın kendini belli etmeye başladığı şu günlerde el örgüsü hırka ve yünlü terliklerimle, sağa yatık dana yalamış saçım ve kemik gözlüklerimle, Dying Fetus uyum içinde değil.

6,5/10

2 Ekim 2019 Çarşamba

Onmyzo-Za - Ryuuou-Shugyoku (2013, Comp)

Japon grubunun bu derlemesi grubun ikinci öğretimini folk metal dalında yaptığını gözler önüne seriyor. Bölüm bölüm ayrı folk etkisinden bahsetmiyorum, anadalları olan heavy metalin içine güzelcene yedirilmiş durumda. Erkek ve kadın vokallerin harmonisi biraz da anadillerinin etkisiyle animastik bir gariplik sergilese de alışıyorsunuz ve iyi ki kadın vokale biraz ağırlık vermişler diyorsunuz. Besteler inanılmaz melodik tatlılıkta. Beğendim. Çift sididen oluştuğu için bıktırmıyor da. Hatta dinlemekten bıkmadan son veriyorum dinlememe. Gerçek şu ki ilk sidi ikincisini döver ve biraz hacimce büyük bir albüm olması kaydın zayıflığı, sanki heybelerinde ne varsa dökmüşler gibi. Bunun sonucunda da grubun stüdyo albümleri için bir heves doğmuyor.

7,75/10