Öncelikle basım ile ilgili bir şeyler söylemek gerekirse, Almancası solda Türkçesi sağda basım iyi bir fikir. Fakat 70 sayfalık kitabın son otuz sayfasının Hasan Ali Yücel klasikler dizisinde yer alan eserlerin listesinden oluşması, ne bileyim garip. Ufak, sert kapaklı cep kitabı yapmaları çok daha şık bir hareket olurdu. 10 ağıtta yer verdiği şiirlerde sembolik ve romantik bir dille farklı kisvelere bürünen ama daha çok meleklerde vücut bulan 'sen' karşısında insanlığın durumunu gözler önüne seriyor şair. Aşk, sevgi, bilinç, varoluş, ölüm, yazgı Kimi zaman farklı anlamlara açık 'şiirsel' dil ki hey, ey gibi hitaplara da sıkça başvuran, okuyucuyu sesli okumaya da teşvik etmekte. Bu ve bu gibi haller defalarca okumayı mümkün hale getiriyor.
sizler, birbirinizin eller altında
bağbozumu gibi bereketlenenler
..
ne zaman sevsek,
kadim sular yürür kollarımıza bizim.
..
ölümü,
tüm ölümü, daha hayattan önce böyle
usulca içinde taşımak ve darılmamak,
tarifsizdir.
..
Ah, bir gün ölü olmak ve onları bilmek sonsuza kadar,
tümünü, tüm yıldızları: zira nasıl, nasıl, nasıl unutulur onlar!
...
Hiçbir yerde, sevgili, dünya hiçbir yerde, sadece içimizde.
...
Zira ölüme yakınken insan ölümü göremez artık
ve diker gözünü dışarıya, belki de kocaman açarak, hayvan bakışlarıyla.
..
Kim böyle döndürüp çevirdi ki bizi,
ne yaparsak yapalım, duruşumuz hep
ayrılıp giden birinin duruşu? O nasıl durursa
son tepede, ona vadisini baştan başa bir kez daha
gösteren; nasıl dönüp bakar, durur, beklerse-,
biz de öyle yaşar ve hep vedalaşırız.
..
Bak, yaşıyorum. Neyle? Ne çocukluk ne de gelecek
azalıyor... Sayısız varoluş
filizleniyor yüreğimde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder