20 Temmuz 2014 Pazar

Joe Abercrombie - Red Country

Çağdaş fantastik kurgunun önemli yazarlarından Joe Abercrombie'nin bu romanı tek başına okunmakla beraber bazı karakterler sebebiylen, kimliğini gizleyen dokuz parmaklı Lamb gibi, önceki kitaplarıyla ilişkilendirilebilir. Bu filli doğru yazıp yazmadığımdan emin değilim ama yazarın ünlendiği First Law Trilogy'nin sadece ilk cildinin Türkçe'ye çevrilmesi ve hakettiği ilgiyi görmediğinden devamı gelmemesinden oldukça eminim. İyinin kötünün muğlak olduğu özellikle şiddetin gırla gittiği Nietzche'nin gerçekçi dünyasının resmedildiği bir hikaye okumak için şevkle tavsiye ederim. Gel gör ki bu kitapta bu hal ve tavrın yumuşadığını görüyorum, içinde garip de olsa bir aşk hikayesi bile mevcut ve iyi bir sonla sonuçlanıyor. O yüzden bence yazarın baş yapıtı olmasa gerek. Hayır, hayır şiddete kana doymak bilmez birisi değilim, kedi felan da kesmiyorum, ama bu iyimserlik anlatılan hikaye ve altyapısıyla hiç de uyumlu değil. Altyapı derken altına hücumun yaşandığı, Ghost diye adlandırılan kızılderililerin varlığına tezat şekilde sahipsiz nitelendirilen kanun kaçaklarının, asilerin, fakir çiftçilerin, açgözlü tüccarların yerleştiği vahşi batı topraklarını kastediyorum. İlginç bir seçim.
Konu şöyle: Shy diye bir kızımız ki sonradan öğreniyoruz o da adam öldürmüş soygun yapmış bir kanun kaçağı aslında babası, iki ufak kardeşi bir de dokuz parmaklı korkaklık derecesinde uysallığıyla Lamb ismini haketmiş devasa bir kuzeyli dostlarıyla birlikte bir çiftlikte yaşamaya çalışıyor. Kasabadan döndüklerinde bi bakıyorlar ki baba mort, çocuklar kaçırılmış. Lamb birden cinnet kisvesine bürünüyor. Yeter bu kadar koyun postunu giydiğimiz diyor ve kaçıranları takibe başlıyorlar. Yanlarına yine ailesi öldürülmüş bir çocuk da katılıyor. Sonradan ölüp gideceği için önemli değil ama bu çocuk en azından Temple'ın kişilik kazandığı macerasında önemli bir etkide bulunuyor. Çocukları Dragon People ismindeki bir Ghost kabilesine götürüyorlarmış. Bu kabile yaşadıkları dağda gizli mekanik bir ejderhayı uyandırmak için çalışan ve sofistike bir yaşam tarzına sahip olmakla birlikte kısır olduklarından dolayı diğer insanların çocuklarına ihtiyaç duyan ilginç ve geçmişleri bir sis dumanı ile örtülü olduğu için sonraki kitaplarda kullanılabilecek bir malzeme sunan bir kabile. Temple ise yüzlerce paralı askerin Cosco isminde egzantirikliği sebebiyle Karayip Korsanlarındaki kaptanları hatırlatan biraz matrak, biraz acımasız , fazlasıyla realist ve paragöz ve de alkolik şeflerinin liderliğinde bir araya geldiği askeri birlikte Cosco'nun idari işlerini yürüten bir avukat. Union ismindeki doğudaki ülkeye karşı ayaklanmış asilerin izinde batıdaki bu topraklarda asileri destekledikleri iddia edilen kasabaları yakıp yıkarlarken Temple ki geçmişinde din adamlığından marangozluğa pek çok işe bulaşmış ve ailesini kaybetmişlik yatıyor; iyice bunalıyor, bu vahşete dur diyecek cesaret de yok kendisinde. Cosco'yu ve engizisyon temsilcilerini iknaya çalışıyor. Terk ediyor orayı. Lamb'i öldürmek için arayan bir kuzeyliyle buluştuktan sonra Ghost saldırısında nehre düşüyor ve Shy tarafından kurtarılıyor. Shy ve Lamb batıya giden kalabalık bir kafileye katılarak efsanevi izsürücü yaşlı Dabb ve onun Dragon halkından firar eşiyle haşır neşir oluyorlar. Diğer yandan kimliklerini gizleyen iki asi lideriyle, baba ve kızı rolünde, kanka oluyorlar. Temple'ın emeğini Shy satın alıyor çünkü bedavaya çulsuz bir adam kafileye alınmaz. Aralarındaki sevgi kıvılcımları da bu arada derinden ateş almaya başlıyor. Aslında kitabın ana konusu şöyle özetlenebilir. İyi ve kötü insan yoktur, yoktur da geçmişinden pişmanlık duyup bu yanlışlıkları yapmadan yaşamaya çalışan kişiler için iyi diye söylenebilir. Yoksa herkes boka batmıştır. Pişmanlıklarını düzeltmeye çalışmak da nafile bir çaba değildir. Çünkü umut her zaman vardır. Yoksa her zaman boka batmıştır.
Neyse, ıvır zıvır, ghost saldırıları, ghostların efsanevi ama aç bilaç şeflerinin Lamb tarafından öldürülmesi sonunda batıdaki son ayakta duran kasabaya varma. Kentin yönetimi iki kişi tarafından paylaşılmıştır. İkisi de nihai zafer için ölümüne şampiyonlarını savaştıracaklardır. Bilgi ve yardım karşılığı Lamb kadın yönetici adına dövüşür. Dövüştüğü kişi de aslında pişmanlık duyan iyi niyetli biridir ve bu onun son dövüşü olacaktır. Gerçekten de son dövüşü oluyor. Pragmatik kadın başkan, diğer zorba olana karşı savaş ilan edip mahallesini yakıyor, adamı da darağacına yolluyor. Zaten bu adamın ona borçlu olan yardımcısı çocukları kaçırıp dağa götürmüş. O esnada Cosco'nun ordusu kasabaya varıyor. Çünkü bu çocukları kaçıran adam ellerinde ve onun ağzından Dragon halkının elinde gani gani zenginlik olduğunu öğrenmişler. Kasabada marangozluk yaparak dürüst bir yaşama başlayan Temple hayal kırıklığı yaratarak eski zalim arkadaşlarına katılır ama Lamb, Shy, Dabb ile karısı ve iki asi lider de grupla birleşir. Onlarda çocukları kurtarmak telaşasındadır. Ancak Cosco'nun ordusunda asileri arayan Union'un engizisyonundan elemanların da  mevcudiyeti bu ittifakı daha da gerilimli bir hale sokar. Dabb'ın karısının ihanetiyle ejder insanların yerleşimi basılır ve bir katliamdan geçirilirler. Çocuklar ise çoktan geçmişlerini unutup kendilerini ejder insanları olarak tanımlamaya başlamıştır. Neyse büyük ganimetler ve çocuklarla kafile geri döner. Asilerin kimliği ortaya çıkar, Lamb yaşlı adamın yanında savaşa katılır. Shy ile Temple ganimeti çalar, sonra onları asilere kaptırır. Lamb ölmez, kurtulur. Cosco ve arta kalan şürekası ganimetin peşinde bunları kovalar, bir oyun bir dalavere neticesinde engizisyon başı Cosco'yu tutuklatır. Kaçmasını becerir. Sonuçta Temple ile Shy, çocuklar ve Lamb ile evlerinden geri kalan yere döner ve yeni bir hayata başlarlar. Lamb'i ise geçmişin hayaleti ile yine yüzleşmek zorunda kalacaktır. Beni ve benim yüzümden sizi rahat bırakmayacaklar diyip orayı terk-i diyar eyler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder