Albümün açılışını yapan Lost Song - Part 1, yavaş yavaş ümidimizi kestiğimiz Anathema cephesinde en azından benim için küçük çapta bir heyecan yaratmayı başardı. Ağlatmadı ama bir cızz etti yani şu yaşlı kalp. Eski günlerin havasını taşıyan, ritim ile duygusallığı birleştiren bu parçanın ismini saygıyla zikrediyoruz. Aslında Anathema'yı eleştirirken nostaljik duygularla, bir daha gelmeyecek günlerin özlemiyle hareket etmenin yanlışlığına inanıyorum. Alternative 4, Judgement bir daha yapılmayacak arkadaş, yapılsa da günümüzün koşullarında bizim üzerimizde aynı etkiyi bırakmayacak. Yalnız özellikle bu dediğim, geçen albümde düştükleri durumu elbette haklı çıkarmaz. Bir de şu var ki, biz eski dinleyiciler grubu terk ettikçe özellikle progresif cenahtan yeni kişiler grubun takipçilerine eklenmekte. Daha da ilginci grup yeni tarzıyla müzik eleştirmenlerinden de iyi not almakta. Tamam, progresif rock namına çok şey bilmiyor olabilirim. Ancak yeni Anathema'nın çok da bu türe bir şey katacak işler yaptığı, bu kadar ses getireceği nasıl söylenebilir ki? Neyse ki bu albümle eski günlere doğru bir adım daha atmışlar. 6. şarkı Anathema'yı da örnek verebilirim. Şarkıya kendi isimlerini vermeleri rastlantı olmasa gerek. Ayrıca Tom Yorke tarzı elektronik Distant Satellites gibi ama onunla sınırlı değil, bir parça ile bir adım daha uzaklaşmışlar. Elbette piyano-bateri ikilisinin arkadan arkadan yarattığı ritmik havanın da buna katkıda bulunduğu aşikar. Beğenmedim diyemem. Beğenmediğimi diyebileceğim bir şey ise grubun uyanıklığı ya da uyanık geçinme tavrı. Şu ki: Grup vokal yönünden, bayan vokalin de eklenmesiyle oldukça kuvvetli olduğunu biliyor. Bunun bilinciyle uzun hava gibi söyleyeyim, sesimi titreteyim, duyguya bağlayayım hareketleri bir kaç parçadan sonra açıkçası irrite edici oluyor. Karnım tok, bir de irrite lafını kullanmama sebep oldular ya. Şimdi ifrit oldum yafu. Uzun lafın kısası, çıkmadık candan ümit kesilmez.
6,75+/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder