13 Eylül 2012 Perşembe

Yaşar Kemal - Yılanı Öldürseler

102 sayfada sonlanan bu romancık yazarın Hüyükteki Nar Ağacı'ndan sonra okuduğum ikinci kitabı. Efsanevi romanlarına daha sıra getiremedim. Bu kitapda alışageldiği üzerei Çukurova'yı ve köylüleri sosyal açıdan konu alıyor. Kitabın sonu başından belli olduğundan dolayı şimdiden bir özet geçmemde sakınca doğmayacaktır. 11 yaşlarındaki Hasan, akrabaları ve köylüleri tarafından her Allah'ın günü babasının kanı yerde kalmasın diye annesi dünyalar güzeli Esme'yi öldürmesi için dolduruşa getirilmektedir. Annesinin eski yavuklusu Abbas, hapisten çıktıktan sonra annesine tekrar musallat olmuş ve babasını öldürmüştür. Köylüler Abbas'ı öldürüp cesedini meydana sererler. Lakin babaanne, amcalar ve diğer köylüler Esme'nin de cinayette parmağı olduğunu düşünmekteler. Hiç kimse tetiği çekmeye cesaret edemez. Esme'nin güzelliği engel olmaktadır çünkü. Yapsa yapsa oğlu yapar. Git derler Esme'ye. oğlum olmadan asla der, oğlunu da komazlar ki gitsin. Birer birer sonra tüm köylü babasının hortlağını gördüklerini söyler, ruhunun huzura kavuşması için, köpeklikten, kurbağalıktan, böceklikten, yılanlıktan kurtulabilmesi için öcünün alınması gereklidir. Tüm köylü histerik bir halüsinasyonu paylaşır. Zavallı Hasan'ın da psikolojisi bozulmaya başlar, deliliğe vurur, evini yakar, diğer köylere kaçar, sonunda baskılara dayanamaz. Romanın odak noktası hikayeden ziyade hikayenin psikolojik boyutu ve tabi ki gerçek ile sürrealizmin natural bir kapsamda içiçe geçtiği teyatrallığa kayan şiirsel dili. Bu durum, hikayenin aniden sonlanarak saçma bile sayılabilecek, eveet yıllar sonra Hasan evlendi, çoluk çocuk sahibi oldu, biçeri de döveri de traktörü de eksik değilmiş gibi bir paragrafa bağlamasından belli yazarın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder