Böylece geleneksel flamenkodan o kadar da hazzetmediğimi anlamış bulunuyorum. Belki de bu örnek olağanın dışında konumlanıyordur, onu bilmiyorum. Sadece kulaklarım o güzel akustik gitar işçiliği ile vokal arasında uyumsuzluğu seçebiliyor, vokalin müziğe fazlasıyla baskın geldiğini, okuma tarzının fazla formal olduğunu görebiliyor. (gören kulaklarım var, evet) O aklımıza kazınan biraz da coşkuyla kendinden geçen ihtiraslı arzulu tutkulu çıkışlar çığrışlar burada pek yok. Hatta topuk tıkırtıları ve el şapırtıları bile sahte geliyor kulağa, kimi zaman tahtadan kurşun atan makineli tüfek sesi gibi ve tekdüze. Halbuki iç kapaktaki fotoğraflarda dans etmeye hazırlanan ya da ellerini çırpan kişilerin resimlerini görebiliyoruz. Demek oluyor ki prodüksiyon bir garip. Albüm kapağından da ürkmeye hiç mi hiç gerek yok. Ellerini kavuşturup şarkı söyleyen ablamızı ve resmin üst 1/3 lük kısmında ellerini kavuşturup şarkı söyleyen ablanın alt1/3 lük kısmını görüyoruz, müstehcen bir şey yok yani, dağılalım lütfen.
6,50/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder