Kuul adam Beck'i 90'lardan aşina olanlar Loser adlı şarkısıyla en çok hatırlayacaktır. Fakat hemen sonrasında çıkardığı bu albümle zirveye ulaşacak, beğeni sınırlarını zorlayacaktır. Eğer bu albümün üç sloganı olacaksa onlar da şunlar: eklektik!eklektik!eklektik! Indie rock, alternatif soundlar, amerikan folk'u, hip-hop, elektronik ve dans büyük bir kolaj oluşturur. Konvensiyonel formlarda Where It's At, High Five, JackAss gibi az sayıda parça vardır ki bunlar bile bildiğimiz, aşina olduğumuz normallikte değildir. Bununla birlikte ne yapar eder, bu karmaşadan birbiriyle uyumsuzluğa düşmeyen bir düzen inşa etmesini bilir Beck. Bir büyük istisna vardır: rahatsız edici seslerle süslemeler şeklinde karşımıza çıkan cızırdayan efektler, vokal bozulması vessair alternatif tanımından öteye müziğine bir şey kazandırmıyor. Yine de kırık ritimler ile birlikte bu yeniden yaratım süreci içinde çok hoş bir naiflik barındırıyor. Ful uzunlukta bonus cd'ye baktığımızda elektronik eveleme gevelemeleri geçince blues ve folk sularında gezinen son kısmı çok daha çarpıcı dakikalar sunmakta. Yani şöyle düşünün, evinize bir mutfak yaptırıyorsunuz, işçilik şahane. Ne bir silikon sızıntısı var, ne bir yamukluk. Her şey milimi milimine uygun, pürüzsüz ve sağlam. Şöyle uzaklaşıp bakınca bu modelin evinize pek uymadığını görüyorsunuz. Bu noktadan sonra her şey zevke kalıyor diğer bir deyişle. Tek tek bazı şarkılardan pek çok hoşlanmakla beraber, işçiliği müthiş takdir etmekle beraber, bende karşılığı bir yere kaddar.
6,75-/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder