Peyniraltı Edebiyatı

Son / Berker Berki
Alsancak'ta bir alçak,
bir yüksek.
bir de tirşe rengi sütyeni olan teşne bir kız,
bolca şüphe ve otel odasına davet edilmiş
bir torbacı eşlik ediyor bize.
hangimiz sivil, hangimiz benim ölen kuzenim?
odamızın ortasında bir eza çeşmesi
akıp gidiyor tüm İzmirli kızların ortak neşesi ve teşnesi
mirket maymunundan bozma bir köpek etrafta dolanıyor
neyse ki yatak benim yatağım değil,
(yatağımı yeterince köpekle paylaştım ben)
duvarda bir niş, nişin içinde ucuz imitasyon bir put.
imitasyon putun yarattığı indüksiyon etkisi
acı haplar yalatıyor bize.
İzotopum kuş tüyü yastık, vektörüm magma yönünde.
Polis beni yakalayamaz, tirşe sütyen dokunamaz
torbacı adımı ağzına alamaz, mirket maymunu kulağımı yalayamaz.
"Köpeğime de biraz bira verin" diyor torbacı,
Bardağımız yok.
Cebinden kaburga kemiğim uzunluğunda bir bıçak çıkartıyor.
Bira kutusunun kıçını kesiyor, bira kutusu olmadığıma şükrediyorum.
Bir Havva boyu yarık açıyor kelebek, tenekenin cildinde.
İç kızım diyor. İç. Köpek de teşne, alkolik ibne.
Şıplama sesleri ve metal tenekenin bükülme seslerine kafa çevirmiyorum.
(Yeterince susamış köpek gördüm ben.)
Komidinin üzerinde endgame
bunca hengame
sonumuz hiç kötü değil fakat iyi de değil bu gidişle.
(Yeterince son göremedim henüz ben.)
Son sondur, iyisi kötü olmaz işte.
Ense Tıraşı / Tan Babür
ıssız bir caddenin buz kesmiş kaldırımının
sertliğini hissediyordum kıçımda
başıma gelecekleri avuç içim gibi biliyordum
ve seneler evvel doğramıştı bileklerimi babam
iki duble rakının arasına bir bardak çay sıkıştırınca mutlu olan esnafın
sofrasında bile gözü olan insan müsveddeleri
sırtlarını beton direklere dayamışlardı
ve ağızlarına gelen her lafı tükürüyorlardı
yeni dökülmüş,
buharlar saçan asfalta
farkında değildim bu adamların
bir orospunun 2 haftadır değiştirmediği ucuz külotunu koklamak için
beni şişleyebileceklerinin
toydum,
erkekliğim bir kayısının üzerindeki tüylerden ibaretti
ve sokakları sadece kıran kırana geçen mahalle maçlarının üzerine içilen
-moraran bileklerimizin hakkıyla kazandığımız-
ılık, gazı kaçmış koladan tanıyordum
enseme vuran lokmamı alırdı
ancak ensemde saçlarım pek gür çıkardı
ufak tefektim, çelimsizdim
ve kendime gelmeye çalışırken bile yarım saat geç kalırdım
düşüncelerim
her gece gözbkapaklarımın gardları düşmeden
-hadi çabuk ol uykun gelmeden!-
beynime tecavüz ederlerdi
ben ise zevk almaya çalışırdım
zira nur topu gibi bir isyanı doğurmaktan başka çarem yoktu
güzel ülkemde kürtaj yasaktı ve benim doğum kontrol haplarına karnım toktu
özgürlüğü tadamadım belki ama
açtırmadıklarında gagamın fermuarını
insanlık namına sustum
apartman arkalarından koştum
berber duvarlarına tırmandım
ve kendime kaçtım
kucağımı da
sadece kendime açtım
kalbim patlayacak gibi atıyordu
gövdemi saran ince,kıllı kollarım ise bana güven veriyorlardı
öğrendim ki
ben sadece kendime vardım
ve suratıma gülen,
kafamı okşayıp, gözyaşlarınla suladığım yanaklarımdan makas alan
tüm sokak serserileri
ensemi onların cömert bir bağışı olan tıraş makinesiyle
tıraş etmemi istiyorlardı
Sigara Üfleyen Şiir'den (İsmail Sertaç Yılmaz)
.
.
.
bende kalabalık diye bir hastalık var / yol diye bir sancı/
düşünmek gibi bir bellek terlemesi / (sigarasını üfledi)
neyse ki kendim kendime adamakıllı benziyor / ama aynı dili konuşmuyorlar
kendime kalkan yumruk yine kendime iniyor
insanın kendine benzeyen bir kendiyle yaşaması zor /dil bilmezsin, din bilmezsin, iz bilmezsin
kendin kendinin kendinde açtığı izlerle yaralarla boğuşur durur/
kanaya kanaya boğar insan kendini kendinde/
sızmaz da, konuşmaz da ulan ağzından tek bir laf da çıkmaz/boğulur boğulur boğulur/
iki aynı yönde gitmekte ısrarlı bir tren değildir ki ruh ile beden/
sığmaz insan raylara (sigarasını üfledi) / ama gider gider gider hiç bir yere gidemese de.
.
.
UP

Hürriyet Gösteri
Demiştim ki anaakım olarak eleştirilen bazı edebiyat dergileri ki elbette pek çok eleştiriyi hak etmekle beraber, birilerinin ontolojik varolma sebebi olacak kadar önemli bir yer tutmamalı. Bakın, bir internet sayfası bile yok bu derginin, kapak resmini bile bulamıyorum. Diğer yandan popüler kültür dergisi olarak bir OT var, ne bileyim Kafa var, Fil var. Bunlar kaç satar, içerik nedir, analize tutulmalı. Yine gayet geniş bir içerikle çıkan dergide söyleşi yapılan isimler: Eleştiri odaklı Ahmet Bozkurt, Paris ekseninde Cüneyt Ayral, yeni şiir kitabı üzerinden Yusuf Alper, güreşçileri konu alan romanı üzerinden Kemal Ateş. Eleştirilen romanlar arasında Eren Aysan'ın Gece Uyurken, Latife Tekin'in Berci Kristin Çöp Masalları bulunmakla beraber Tarık Buğra'nın Küçük Ağa ve Samim Kocagöz'ün Kalpaklılar karşılaştırması yapılan bir yazı da yer almakta. Venedik'te biten aşkları, ilişkileri yazıya döken Nedim Gürsel'in Aşk Kırgınları, kaybolan meslekler ve zanaatkarları konu alan Rita Ender'in Kolay Gelsin'i ve YKYden yeni yayımlanan Proust'un Edebiyat ve Sanat Yazıları isimli eseri deneme-inceleme tarzında konu alınan kitaplar. Gülseli İnal'ın ve Arife Kalender'in şiirini irdeleyen uzunca yazılar ilginç bir okuma sunuyor. Ayrıca yine şiir alanında şiir ve absent içkisi arasındaki bağlantıyı ortaya koyan ve Belçikalı sembolistlerin Ahmet Haşim üzerindeki etkisini yazıya döken makaleler de unutulmamalı. Stalin'in dil sorununa da el atıp oluşturduğu görüşler Marksizm ve Dil adlı makalede işlenmiş. Periyodik yazılarda 80 kuşağı şiiri üzerine Ahmer Erhan sayfalara taşınıyor, İsmail Uyaroğlu bu sefer öykü tadında bir metin ortaya koyuyor, sinemada yönetmen müzisyen birlikteliğinde Arabistanlı Lawrence, Dr Jivago gibi filmlere imza atan David Lean ile Maurice Jarre örneği inceleniyor. Şairin Niyeti-Okurun niyeti köşesinde Mustafa Fırat'ın bir şiiri yine Baki Ayhan T tarafından yorumlanıyor.
*** (Devrim Bağman)
aynı yatağın
iki ayrı tarafındayız
sen cama yakınsın
ben kapıya
uçacaksın bıraksam
kanatların var senin
gitmek harcım değil benim
farkındayız ikimiz de
bakıyoruz açık kapıya
Hiç

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder