16 Eylül 2015 Çarşamba

China Mieville - The Scar

Senede bir ingilizce roman okuma maceram genelde tatilde başlar, orada bitmez, sündüre sündüre okumaya devam ederim sonra, bi ara biter, bitmemezlik yapmaz yani. Mieville'nin daha önce okumuş olduğum Perdition Station'i takip eden bu romanı aynı dünyada geçiyor. Tarz olarak farklılık bulmak mümkün değil. Zihin bulandıran yaratıklar, gotik atmosfer, ağır ve nakış gibi işlenmiş tempo, biraz can sıkan detayda tasvirler, detaylar... Onu seven bunu, bunu seven onu sever kısacası. Ben okurum yani böyle China'yı, sorunum yok. Türkçe'de de yara adıyla bulacağınız bu roman konu olarak güç peşinde koşan iktidarın alegorik ve oldukça tanıdık hikayesini işliyor. Yaşadıkları geminin batacağını dahi düşünmeyen yöneticileri durduracak tek bir şey vardır: rakip olan diğer egemenlerin müdahalesi boşa düşer ama halkın yüzleşmesi sonuç getirir.
Spoiler bundan sonrası.
Bellis orta yaşlarda kadın karakterimiz, New Crobuzon'da aranır duruma düşünce başka bir kıtadaki koloniye kaçarak yeni bir hayata hello janim demek için bir gemide tercüman olarak işe başlayarak yola çıkar. Gemide deniz biyoloğu tonton amca Johanes Tearfly ile arkadaş olsa da genelde mendebur nemrut bir karakter çizer. Miço çocuk Shekel ise gemide hapis tutulan ve vücutları değiştirilmiş mahkumlardan Tanner Sack ile arkadaş olur. Gemi ıstakozadamların kentinde buldkları bir New Crobuzon casusu, Fennec tarafından başka denizlere yönlendiriliir. Bir petrol, şimdi kayasütü felan demeyeyim karışmasın, çıkartma platformu puf olmuş kaybolmuştur. Meğerkim korsanlar kaçırmış ki bu geminin de sonu farklı olmayacak. Korsanlar farklı zaman dilimlerinden kaçırılmış değüşük değüşük gemilerin bir araya getirilmesi ile oluşmuş efsane kentleri Armada'ya bu geminin sakinlerini getirirler. Uyum sağlayanlar Armada sakini olacak direnenler hapsedilecektir. Mahkumlar ise New Crobuzon zulmünden kurtulmanın sevinciyle korsan olacaklardır. Bu yüzen kent birbirlerinin yüzüne simetrik yara açmakla zevklenen ve Lovers denen bir çift tarafından yönetilmektedir. En büyük yardımcıları ise karizma akıtan süpper savaşçı olasıklıklılık kılıcı sahibi Uther Doul'dur. Tearfly yüzünden aslında gemi kaçırılmıştır. Avanc isminde devasa deniz yaratağını avlayıp Armada'ya zincirleme gibi ütopik bir planın peşindelerdir. Avanc'ın nasıl yakalacağını bilen Aum ismindeki ne yaşar ne yaşamaz bir bilimadamının kitabını kütüphanede çalışmaya başlamış olan Bellis çevirmeyi başarır. Ortalarda gizli derun huzursuzluk ve kaos ortamı hazırlamaya çalışan Fennec ile yaptığı plan neticesinde  aslında sivrisinek insanlarından olan Aum'un adasına gidecek görev ekibine dahil olur. Arasını da Uther ile iyi tutar. Fennes grindylow denen sivridişli acımasız yılanbalığı insansılarının New Crobuzon'u istila ederek yok etmeye çalıştığı bilgisini kente götürmeye çalışırken kaçırıldığını söyler. Bellis de böyle bir katliamı durduracak belki de Armada'dan da kurtulacak bu plana balıklamasına atlar. Sivrisinek insanlarının kaldığı adaya ekip varır. Küçük bir sorun vardır, sivrisineklerin kadınları insanı posaya çevirecek kadar kanlarını canlı canlı emecek gözü karalıkta bir açlık çekerler. Neyse köyde erkeklerin arasında Aum'u bulurlar. Tercüme faaliyetine başlayan Bellis Fennec'in kendisine verdiği paketi korkusundan yakınlardaki kaktüs korsanların başka bir gemisine ulaştıramamaktadır. Duygu sömürgesiyle Tanner'i sonunda ikna eder. Tanner Armada da kendini denizde nefes alacak bir yeniden değişim geçirmiştir. Bu sayede yüzüp yüzüp kaktüslerin kaptanını ödüllerle ikna edip tehlike konusunda uyarıcı kanıtları taşıyan paketi teslim eder. Avanc'ı sonra avlayıp şehre bağlarlar. Ama hızlı seyahatin ötesinde bir amaç vardır ve şehrin ileri gelen vampiri Brucolac bunu bilmektedir. Gizlenen amaç, the scar - yara denen bir enerji kaynağını bulmaktır. Bu kaynağı kuşatan dengesiz okyanusu ancak avanc gibi bir canavar aşabilecektir. Gel gör ki  New C. filosu grindylow peşine değil Armada'nın peşine düşer. İki taraf açısından da yaralayıcı bir savaşı kaybederler. Aslında Fennec herkesi manipüle etmiştir. Bazı bilgileri de gizli tuttuğu NC'nin kendisini oradan kurtaracağını hesaplamıştır. Tanner olanların farkına varınca Bellis'in evini basar, sadık kaldığı kente ihanet etmek için alet edilmiştir. Ama Bellis de kandırılmıştır. Giderler Uther'e anlatırlar, hapsedilirler bir süre. Sonunda Fennec zar zor yakalanır.Herkes onu görünmez kılan bir grindylow kalıtına dikkat kesilmiştir. İşin ilginci bu kalıt yüzünden bir sürü grindylowun da kente sızdığı ki vampirlerle işbirliği içindeler, zannedilir. İsyan, grindylowlar Fennec'i canlı canlı kaçırdıklarında vampirlerin yenilgisi ile sona erer. Fennec'in bilgilerini aslında N.C. nin emperyal yayılmacılığının emrine sunacağından dolayı peşindelermiş. Tabi bu onları iyi yapmaz, egemenler arası çatışma diyelim. İnsanlar huylansa da sızlansa da kent gizli okyanusun sınırlarına girmiştir. Ancak daha önceden Armadadan kaçan bir kaktüsadamı geride değil ileride bir enkazda bulurlar. Adam delirmiş gibi ama siz ölüsünüz, öldüğünüzü gördüm der. Sonunda kanaat getiriler ki bu kentin enerji bölgesine daha hızlı gittiği bir olasılığın yansıması feyk biridir. Aşıklar buna inanmaz, ama Tanner ve Bellis'in yönlendirmesiyle insanlar galeyana gelir. Bizi gözü kapalı ölüme götürüyorsunuz derler. Aşıkların kadın versiyonu bir türlü ikna olmaz ve kendi destekçileriyle yaraya doğru yola çıkar. Aşıklar ayrılmıştır. Derler ki Bellis'e haber uçurarak asında her şey Uther'in planladığı gibi gitmiştir. Finalde de Bellis'i New Crobuzon yakınlarında bir yerlere bırakırlar. Tonton amca ve çocuk ise vampirlerin isyanında ölmüştür. Bu isyanda canlı yakalanıp güneş ışığında sürekli bir işkenceye tabi tutulan Brucolac da kendi mahallesini yönetmeye geri döner. Tanner bile terk eder oraları yafu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder