Referans kitap olma gayesini başarıyla tamamlayan kitap pek çok farklı kişinin kaleminden çıkma makale, R.İhsan Eliaçık, Mehmet Bekaroğlu ve M.Hayri Kırbaşoğlu ile yapılan söyleşi ve sonunda da iki hareketin programlarını içeriyor. Son yıllarda gündeme gelen sol İslami fikriyat ve hareketi sol ve İslam arasında bir sentez yapmaktan ziyade İslamın özünde eşitlik, adalet gibi soldan bildiğimiz nosyonları zaten içerdiğine inanan kişiler insiyatifinde öne çıkarılan bir olgu. Yani ortak değerler üzerinde sosyalistler dahil her türlü gruplarla eylem birlikteliğine girmeyi önemseyen bu fikriyat aslında sayıları milyonları bulan geleneksel cemaat mensupları ve İslami tandanslara sahip sağ parti destekçileri yanında bir damla kalıyor. Duyulan sesin yankısı ise kendisinden kat kat fazla. Yine de bu hareketin geldiği konuma bakarsak kamuoyunda pompalandığı kadar umutlanmanın gereği bulunmuyor. Kitabın yayınlandığı 2014'ten günümüze gelişen olaylara bakarsak, HAS Parti dağılmış devamcıları Sosyal Demokrasi İçin Emek ve Özgürlük Platformu adıyla CHP içinde örgütleniyorlar. Siyaset arenasında Kapitalizme Karşı Mücadele Dernekleri adıyla faaliyet gösteren Anti-Kapitalist Müslümanlar, İhsan Eliaçık ve onun İnşa Kültür Evi çalışmalarından çekildiklerini duyurmuş. Eren Erdem CHP'den milletvekili seçilince onunla yollarını ayıran ve bu duyurularını dahi internette bulunamayacak kadar inaktif bir duruma düşen Devrimci Müslümanlar Hareketi. Parçalanma bazen iyidir, çoğu zaman ise atomize olmakla sonuçlanır. Kitap bu grupların yanında daha çok fikri çalışmalarla öne çıkmaya çalışan Emek ve Adalet Platformu ile geleneksel İslami yanı daha fazla öne çıkan TOKAD üzerine de hayli doyurucu makaleler içermekte. İslam ve Sol arasındaki gri bölgedeki bu sağlam duruşun öncesi geçiş döneminin fikir adamları sayılabilecek Nurettin Topçu, Cemil Meriç ve Kemal Tahir ile görüşlerine kitapta yer verilen eleştirel değerlendirmelerinin yanısıra bu dönemin politik tarafları da çalışmaya dahil edilebilirdi. Teorik ve örgütsel anlamda İBDA-C ya da en azından bazı eylemlerde bir araya gelmenin ilk adımlarını atan Özgür-Der gibi. Ayrıca araştırmanın odak noktası bir kimlik tasavvurunda bireysel olarak HDP içinde faaliyet yürüten insanlar da bulunuyor. Kitap sol İslam'ın Şeriati'de taçlanan görüşlerinin evrimini içeren makalesiyle, yıllardır dinsellikle barışık bir hat çizmeye çalışan Teori ve Politika dergisi yazarından fazla karışık ve sentetik bulduğum ama okuması beyin fırtınası yaratan makalesiyle, Demir Küçükaydın'ın dinin üstyapı olduğuna dair Marksizme uyarlanmış orjinal saptamasıyla, sol İslam derken Alevilerin dışlanmasının analizi ile zengin ve zihin açıcı bir çalışma. Aynı eksene farklı yaklaşımları aynı kitapta yer vermenin böyle güzel bir yanı bulunuyor. Ancak buradaki makalelerde de okumaktan kaçınamadığımız ve şahsen artık defaatle okumaktan yorulduğum bazı şeyler bulunuyor. Şeytanlaştırılan cumhuriyetin kuruluş dönemi, aydınlanma eleştirisi gibi. Eleştirilerin hedefinde de İslamcılardan çok solcular bulunuyor. Özeleştiri ise sağcılaşma üzerinden İslamcıların kendini temize çıkarma çabaları olarak okunabilir. Diğer yandan İslamcılık ile sağ politika arasında altı çizilen farklılık popülizm ve geleneksellik övgüsüyle yine siliniyor. Mevcut duruma bakınca madem kültürümüz o kadar iyiydi neden bu durumdayız. Hep şu emperyalist ve batıcı müdahaleler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder