23 Ağustos 2015 Pazar

Alain Badiou - Deleuzecü siyaset diye bir şey var mıdır?

15 sayfalık bir konferans metnini başka bir derlemeye dahil etmeden basıp satmak ne kadar doğru, bilemiyorum. Ama baskıya gösterilen özeni de görünce olumsuz bir cevap vermeyeceğim kendi kendime sorduğum bu soruya.
Badiou bu kitapçığın başlığında da yer alan soruya cevaben Deleuze'un bilim, sanat ve felsefe olarak üç tür düşünce sıraladığından bahisle konuyu açıyor. Yine de bu siyaset namına görüş belirtmediği anlamına gelmiyor. Bir sanat siyaseti, bir bilim siyaseti ve bir felsefe siyaseti olduğunu düşünür Deleuze. Bu haliyle siyaset yeni bir şeyin yaratımıdır. Diğer anlamı ise yeni kapitalizm biçimlerinin analizidir. Dünyaya inanmak, olayları yağdırmak ve denetimden kaçmak Deleuze'un etik maksimleridir Badiou'ya göre. Bu maksimler olumsuz maksim (denetimden kaçmak), öznel maksim (dünyaya inanmak) ve yaratıcı maksim (olayları yağdırmak) olarak ayrılabilir. Bu üçünün arasındaki bağ Deleuze'un etiğini oluşturur. Yazar, 11 eylül ile ilgili bir soruya ise şöyle bir cevap verir:
Olay yeni bir şeyin yaratımıdır. Buradaki yaratım nedir? Ölümün yaratımıdır. Ölüm ise yaratım değildir. Yaratım daima yaşamı barındırır. Ve bu Deleuze için çok özel bir biçinde böyledir çünkü Deleuze'de yaşam bizzat varlığın adıdır. Bu yüzden de bir olgudur ölüm ve korkunç bir olgudur, ama bir olay değildir.
Modern kapitalizm analizi tanımıyla siyaset, yaratıcı değildir yazara göre. Yeni bir şeyler yaratan ise siyasetin ilk anlamıyla irtibatlandırılan ve  tarihin parçası olmayan en somut örnek olarak 1968'de yaşanan oluş kavramı oluyor, Burada aklıma kapitalizmin yaratıcılığı  ya da kapitalizmde yaratıcılık reddedilirken kriterler nelerdir sorusu geliyor.
Spinoza'da Tanrı olduğumuzu bildiğimiz an..Tanrı'nın bir parçası, evet ama bizzat Tanrı olan bir parçası. Demek ki insanlarda Şeytan'dan Tanrı'ya diyalektik bir değişmenin imkanı bulunuyor. Güzel bir umut.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder