15 Mart 2017 Çarşamba

Yabani #8 #9 Caz Kedisi #8 Peyniraltı Edebiyatı #38 Düşünbil #57 Kayıp Ruhlar Fanzin #1 Baykuş #1

Yabani'nin 8. sayısı yılbaşı özel konseptini sadece kapağında değil bir çocuk işçi çalıştırma hikayesi Santanizm, Noel Baba Avcılarını işleyen Damdaki Komançi, AVM'lerde çocukları kucağına oturtmaktan hoşlanan sapık Noel Baba hikayesi Noel Baba Öldürüldü çizgilerinde de görmek mümkün. Çok da anlayamadığımı söyleyeceğim Yılsonu Partisi çizgi hikayesi ile birlikte öykülerden 23:59:59 ve Milenyum da aynı ekseni takip ediyor. İntikam-ı Zevcan okuması eğlenceli bir zombi kadın bilimkurgusu gibi bir şey. Kralına İsyan ve Uçan Kale de ilerleyişini sürdürmekte.
9. sayının kapağı ise ayrı bir efsane olmuş.
Modern Sherlock Holmes filmlerini hatırlatan Seyfettin Efendi çizgisiyle, hikayesiyle bir Devrim Kunter emeği. Bu sayıda da çok anlam veremediğim bir çizgi hikaye var: Amsterdam'da 3 Yıl Nasıl Ayık Kaldım? Kılıç Dağı zor takip ediliyor olsa da epik hikayesi hoşuma gitti. Uçan Kale sonlanıyor. Hikaye genel olarak güzel olmakla birlikte karakterizasyon ve çizgiselleştirmenin temposu tatminsizlik yaratıyor. Kralına İsyan'da ise Korkut Dede'nin geçmişine dönüyoruz. Hikayelerden PC243 absürd korku fantastik bir hikaye olmasına rağmen dağılmamayı başarıyor. Diğer öyküler Maşuka ve Son Vapur pek de benim tarzım sayılmaz.
Caz Kedisi'nin bu sayısı Özdemir İnce'nin Dünya Şiir Günü Bildirisi 2010'uyla açılıyor. Şiirlerine yer verilen isimler, Neval Savak, Tomas Tranströmer, Mehmet Mümtaz Tuzcu, İlker İşgören (bana korkacak bir umut bırakmadılar/ölen kurtuldu diyorsun ya/kurtuldu deyişin bir öldürme biçimi/bir eve, üç ölüm çok değil mi sevgilim?), Kadir Sevinç, Sarp Keskiner, Hasan Varol, Melih Elhan, Yusuf Alper, Emre Şahiner (Allah ile aramızdaki gerginlikti dağlar...Çekemez deklanşör pili bitik sabahı/Bana aguşunu açmış tarlalar.Tarlalar yeryüzü yaralarıdır/Kuşlar iyidir. Allah ne büyük), Gülçin Sahilli,İbrahim Tığ, Ufuk Aymaz, Gülsüm Işıldar, Melek Ertan ve Juan Ramon Jimenez. Ayrıca kara şiirin çınarı olarak lanse edilen Langston Hughes hakkında yazılan makalede de şairin Nehirler ismindeki şiirini okumak mümkün. Düzyazı alanında ise Hüseyin Peker (şiirin Y harfi) , Hülya Deniz Ünal(fanzin ağırlıklı), Ayşe Özgür Aydoğan (Korkuyorum Anne film eleştirisi), M.Mahzun Doğan (güncesi), Devrim Dikkaya (jazz ve şiir festivalleri) imza atan isimler. M.Mahzun Doğan'ın Bir Kazım Koyuncu Kitabı olarak tanıtılan son eseri hakkında kendisiyle yapılan söyleşi, Yeşim Ağaoğlu ile yapılan caz konulu söyleşi, Ümit Yıldırım'ın Hüseyin Peker hakkındaki yazısı, Barış Erdoğan, Özgür Balaban ve Yağmur Sunar imzalı diğer makaleler de derginin bu sayısını tamamlıyor.

Nehirler bilirim
nehirler bilirim dünya kadar yaşlı
ve insan kanının insan damarlarında akışından daha eski.
Nehirler kadar derindir benim ruhum.
Fırat’ta yıkandım ben, şafaklar henüz çok gençken.
Kongo’nun kıyısına kurdum kulübemi ve o bana ninniler söyledi uyurken.
Nil’i kuşbakışı seyrettim, üzerinde piramitler kurdum onun.
Abe Lincoln New Orleans’a indiğinde Missisippi’nin söylediği şarkıları duydum
ve gün batımında çamurlu göğsünün tümden altın rengine büründüğünü gördüm.
Nehirler bilirim ben.
Yaşlı koyu renkli nehirler.
Nehirler kadar derindir benim ruhum

Peyniraltı Edebiyatı'nın bu sayısının kapağını aykırı şair Allen Ginsberg süslüyor. Sadece kafa resmiyle değil şiirleri, mektupları, hakkında yazılanlar ve ilham verdiği örneğin küçük İskender'in çarpıcı girizgahı ve Türkiye adındaki şiiri gibi, diğer yazılarla tanışıklığı olmayan okuyucu için doyurucu bir içeriğe sahip sayı. Yazılar sadece şairin kişiliği ve eserleri üzerine eğilmiyor, aynı zamanda çevresi, görüşleri gibi dinamik bir açıyı kapsıyor. Çevirmeni Süha Sertabiboğlu ile söyleşi, kendisiyle 60'larda yapılmış bir röportaj da bu çepere dahil edilebilir. Alis Harikalar Diyarın'dan bildiğimiz Lewis Carroll'a ait iki şiir çevirisi, kitap incelemesi, Uluma'nın film uyarlamasında oynayan James Franco ile yapılan söyleşi ve deneme (ki içeriğiyle yüzde yüz hemfikir değilim) ile birlikte derginin sadece ürün yayınlayan kimliğinden sıyrılmaya çalışması olumlu adımlar. Öykülerden Dilan Özdemir'in Pencereyi Kapama'sı ve Uğur Uçkıran'ın Yağmur Getiren'i özellikle hoşlandıklarım oldu. Yine şiirler şiirler...

Albert Camus  kapaklı Düşünbil sayısı da tam Sartre okuyorken alınmayacak gibi değildi doğrusu. Dergide değerlendirmelerin bir çoğu Camus'nun Cezayir Savaşında aldığı tutum ve Sisifos söylencesi örneğinin altı çizilerek Sartre ve varoluşçuluk ile farkı etrafında şekilleniyor. Antik Yunan miti olarak Tanrıları bile kurnazlığıyla alt edip kızdıran Sisifos namındaki bir kralın ilelebet bir kayayı yokuş yukarı yuvarlamasıyla cezalandırılması olarak bilinir bu söylence. Tam tepeye vardığı anda kaya gerisin geriye yuvarlanır ve sonsuza dek bu döngü devam eder. Bu didinme bile hayatı olumlayan bir mutluluktur Camus'ya göre. Yazıların başlıklarını sıralayayım:
Camus:Evet ve Hayır Arasında, Camus Her Daim Yabancı Kalacaktır,Camus'da İçkinsellik:Varoluşsal Bir Tepki Olarak Kaygı, Yaşamayı Seçmenin Absürt Cesareti, 20. Yüzyıl ve Diyalektik Çıkmaz:Albert Camus'da Uyumsuz Duygusu ve İntihar,İntihar ve Saçmadan, Cinayet ve Başkaldırıya: Albert Camus'da İnsanın Sefaleti, Camus'nun Bilinçdışı, Kendine ve Ötekine Yabancı Başka bir Albert Camus, Camus Neden Varoluşçu Değildi?,Başkaldırı: Varlığa Yönelen Sesleniş, Camus'da İnsanlık Durumu. Ayrıca dosya konusu haricinde Senem Kurtar'la Söyleşi:Sartre ve Yazarın Elleri Neden Kirli?, Sadelik Gerekli Bir Erdem midir?, Varolmanın Dayanılmaz Şaşkınlığı, Kant'ın Bir Öğrencisine Yazdığı Mektubunda Kalp Kırıklığı Üzerine, Beckett Tiyatrosunda Hakikat ve Teatrele Giriş, Herakleitos'a Göre Görmeyi Bilmek, Stoacılar Günümüz Problemleriyle Nasıl Başa Çıkardı gibi farklı başlıklara rastlamak da mümkün ki bazı makalelerin içeriğinin kısa kaldığını söylemek mümkün.

Kayıp Ruhlar Fanzin'in ilk sayısını internette bulmuştum. İnsanlık denen bu yoz toplum biz ne yaparsak yapalım yapageldiği şeyleri yapmaya devam edecek diyerek sadece canları istediği için bu fanzini çıkardıklarını söylüyorlar. İsmiyle tutarlı bir biçimde karamsar bir dille yabancılaşmış bir ruh halini sergileyen şiir, deneme ve öyküler mevcut. Bununla beraber bazı yazılarda edebi dil üzerine fazlasıyla titizlenilmiş bir izlenim bırakıyorlar. Fanzinde boşluk duygusunu uyandıran siyah beyaz fotoğraflar da yerini bulmuş. Ayrıca hayvan hakları başlığı altında hayvanat bahçelerinin manasızlığı üzerine de bir yazı bulmak mümkün.

Kayıp bir ruh yola nasıl çıkar?
veya
bir ruh nasıl kaybolur?
1. uzun yola çıkmaya hüküm giyilir
2. mataradaki suya tuz eklenir
3. azık olarak dünya üzerinde bir acı kök tadı seçilir
4. yaşanılan ısmarlama hayat terk edilir
5. gerisi zaten kendiliğinden gelecektir


Baykuş da amatör bir ruhla yayınlanan bir dergi. Renkli grafikleri ve çeşitlendirilmiş temaları ile dikkat çekiyor. Ünlü bestecimiz Münir Nurettin Selçuk, Virginia Woolf, Çehov Gorki mektuplaşmaları, Fikret Mualla, Rus şair Andrey Voznesenski ve Kemal Sunal gibi birbirinden farklı isimleri içeren bir yelpaze bu. İster istemez içerik tek odaklı bir bakış sergiliyor. Bununla birlikte mizanpajı ile ve farklı içeriği ile keyifli bir okuma sunduğu kesin. Son sayfalarında da bazı şiirlere yer verilmiş.
İnternet sayfalarında diğer bir kaç sayıya ulaşmak mümkün. Meraklısına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder