2. sezon Aronofsky'nin psikolojik gerilim tarzında şaheseri Black Swan tadında başlayıp bir müddet devam ediyor. Sezonun ortalarında ise ani bir dönüş yaşıyor ve belki de pek çok izleyicinin etrafa saçtığı tahminlerden biri kısmen de olsa gerçekleşiyor. Dizi ortaya attığı her üç sorudan birini cevaplarken bir üç soru daha yaratıyor. Üstelik bir kısmını cevaplamayı bir kaç ipucu gösterme lütufkarlığıyla birlikte tümüyle izleyiciye bırakıyor. Sonra Çin ve Dark Army ve FBI oyoyoy ortalık şenleniyor. Tadından yenmez. Hafiften toparlamaya başlasa iyi olur. Korkuyorum ki kendi kaosu içinde çözülmesi imkansız bir yumağa dönüşecek. Öyle olmaz inşallah.
Galaktik Kahramanlar Destanı'na bir ihtimal belki çocukken izlemişimdir umuduyla başladım. Alakası yokmuş. Ayrıca çocuklara yönelik basit bir uzayda savaş konseptinden de oldukça uzaktaymış. Göründüğünden çok daha derin olduğu bir gerçek. Derin ve sorgulayıcı. Şöyle ki:
İnsanlar yüzlerce yıl sonra Dünya'yı terk edip evrene yayılır. Yayıldıkça bir durgunluk başlar ve seçimle başa gelen biri tüm muhalifleri ezip büyük bir kamu desteği ile çoğunluğa dayanarak kendi diktatörlüğünü kurar. Sonrasında Alman aristokrasisine benzeyen bir soylu sınıfıyla birlikte bir imparatorluğa dönüşür politik sistem. Tanıdık geldi mi? Yine yıllar yıllar geçer, muhalifler kaçar ve evrenin bir köşesinde cumhuriyet sistemini yeniden inşa ederler. Sonunda bu iki devletin ilişkileri sürekli bir savaş konumunda kilitlenir. Diğer yandan bu iki egemenliğin arasında imparatorluğa vasal Fezan isminde bir gezegen kapitalist yöntemlerle ticarete ve paraya hükmeden bir güce kavuşur. İlk başlarda bu iki devletin sürekli çatışması kendi çıkarınadır. Ama Dünya tarikatı ile henüz anlaşılmayan bir ilişkisi olan Fezan'ın kendi gündemi mevcuttur. Genel politik durum bu.
Resimdeki sarışın çocuğun ablası Kayzer tarafından saray haremine dahil edildiğinde ablasına çok bağlı Reinhard hem kayzerden hem de soylu sınıfından nefretle en kısa sürede güç kazanma yöntemi olarak askeri okula gitmeyi hedefler. Kızıl saçlı iyilik timsali kankası Kircheis ki ablasına vurgundur, Reinhard'ın yanından ayrılmaz. Cumhuriyet tarafında ise istemeden asker olmuş genç general Yang Wen Li rahat tavırlarına rağmen stratejik dehası ile kariyerinde büyük adımlar atmaktadır. Cumhuriyet ise politik yozlaşma ile birlikte kanunun güçlünün yararına çalıştığı, halkın politik manevralarla manipüle edildiği/güdüldüğü bir ortama savrulmuştur. Burayı bir yerlerden gözüm ısırıyor, ahaha. Bundan sonrası spoiler içerebilir.
Reinhard yükseldikçe bir yandan düşman kazanırken bir yandan da hırsını büyütür. Aristokrasiyi yıkıp evrenin efendisi olma planları tıkır tıkır işler. Suikastler, ölümler (GRR Martin'den daha fazla ana karakter öldürüyorlar seride), savaşlar ve iç savaşlar da gırla gider ve en sonunda kukla kayzer ki bu sefer bir çocuktur dışında tüm ipler onun eline geçer. Evrenin diğer ucunda da iki devlet arasındaki Fezan dışında tek uzay geçidini ele geçiren kahraman Yang Wen Li'nin politik yozlaşmaya karşı iktidarı darbeyle ele geçiren orduya kafa tutarak iktidarı hiç de sevmediği politikacılara teslim ettiğini görürüz. Bu sefer de politikacılar ondan korkar, diğer yandan da imparatorluğun saldırılarına karşı muhtaçdırlar da. Yanında da genç bir evlatlığı vardır ki meslek dahil her konuda Wen Li'yi örnek alır. Belki de ben garibimdir ama ilk başlarda bu yetim ve Wenli ile Reinhard ve Siegfired arasında hemcins bir erotika sezmedim değil ki özellikle sonradan aile kavramının altı acil bir şekilde kalın çizgilerle çizilerek bu intiba yok ediliyor ve Wenli ile Reinhard'ın yardımcı/yaver konumuna kadın karakterler yerleştiriliyor. Militarizme, diktatörlüğe karşı eleştirel durum yine zaman geçtikçe farklı sorularla bulanıklaştırılıyor. Cumhuriyet olsa ne olur, diktatörlüğün faydaları olabilir mi? İnsan öldürmeden kaçan tutum bu genç yetimin bir anda pilot olup zevkle düşman öldürür duruma dönüşmesiyle yaralanıyor. Belki de onun büyüme hikayesine özgü bir şeylerdir. İşte böyle böyle. Zamanına göre güçlü bir görseli var dizinin. Belki de güncelleştirilmiş bir versiyonu izliyorumdur. Yalnız biraz dengesiz bir temposu var. Bir kaç bölüm ölümcül savaşlarla çok hızlı geçerken bazı bölümlerde dramatik hatta sırf diyaloğa dayanan bir yavaşlık ağırlık kazanıyor. IMDB puanı ülkemizi hatırlatan alegorik göndermelerde olduğu gibi yüksektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder