29 Mart 2017 Çarşamba

TAU - Tau Tau Tau (2016)

Şu ünlü virus dalgası dün akşam ansızın ve en namünasip vakitte beni de vurdu. Bugün öğleden sonrası için kolumun altında rapor evimin yolunu tuttum. Rapor almayıp hastalığımı işte, çalışırken ayakta atlatmak benim için saçma bir prensip. Mantığı yok. Üzgün bir halde eve varmışken direkt saatlerce uyudum. Artık yaşlandığımı kabul edip hastalıkları daha ciddiye almalıyım sanırım.
Tau ve Tamikrest konserine gitmeyi planladığımı söylemiştim. İyi ki bilet almamışım. Kapıda bilet varsa girerim. Ve iyi olursam. Yoksa hayırlısı olsun. Tau neyin nesiymiş. Tanıtım sözlerine kulak verelim:
TAU: Doğallıktan ve şamanik deneyimlerden yola çıkarak kuruldu. Ekim 2016’da Berlin’de “TAU TAU TAU”yu yayımladı. Albümde Siouxsie and the Banshees’den Knox Chandler, Tindersticks’ten Earl Harvin ve Miss Kenichi gibi müzisyenlerle birlikte kaydedilen şarkılar yer aldı. Albümde Kuzey Amerika’nın spiritüel müziğinin yansımaları ile İran’ın mistik ve Sufizm yansımaları dikkat çekti.  Grup, saykedelik folk akımını Güney Amerika ayavaska seromonileri ile birleştirdiği, son derece hipnotik performanslarıyla hayranlık uyandırıyor. 
Şimdi ben, Kuzey Amerika'nın spiritüel , Güney Amerikanın kabile müziklerini daha önce duymadım ki  kayıtta tanıyayım. Yani demek istediğim şu ki böyle süslü etkilenimlerin sıradan bir dinleyicinin farkına varması zor, ancak hissedebilir. Albümün gerçekten güçlü olduğu ilk yarısı Mother ile başlıyor ve bu anlamda tribal ritimler ile birlikte kendinizi heya heya ho diye söylenir bulduğunuzda ki konser performansını dört gözle bekliyorum (ben ve gözlüğüm), bir olağandışılık seziyorsunuz. Ya da ikinci şarkı The Bridge of Khaju oryantal mistisizmi modern pop ile birleştirince bu yazılanlardan İran sufizmi bağlantısını yakalayabilirsiniz. Dünya müziği etkisinin yanısıra yetmişleri hatırlatan nostaljik değerli akustik saykedelik folk da terazinin diğer kefesine kuruluyor. Bütün bu olanlar ilginç bir sentez meydana getiriyor. Ya da tam anlamıyla birbirine entegre olabilmiş mi? Sizin kararınız. Ve Midnight Jaguar'a geliyoruz. Taze bir hava, kreşendoya mükemmel bir geçiş. Modern ve saykedelik , icat edilmiş melodiler gibi gelse de kulağa, ohh o tatlı gitar solosu, aslında yine Amerikan geleneğinden gelen sağlam temellere yaslanıyormuş. Albüm etnik ve batılı normlarda ama saykedelik özde birleşen şarkıların sırayla yer değiştirdiği bir çizelge izliyor. Bu arada şarkıların en güçlü özelliği nakaratlardaki tekrarların hipnotik ve ritüel bir etki uyandırıyor olması. 8 dakikalık son şarkı biraz daha progresif bir yol izliyor. Albümde yer alması iyi mi kötü mü hala karar verebilmiş değilim. Sonuç olarak dinledikçe kabak çiçeği gibi açılıp güzelleşen, oldukça cüretkar, prodüksiyonu ile de belki de biraz fazla parlatılmış, kesinlikle şans verilmesi gereken oldukça hoş bir çalışma.

7,75-/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder