19 Ekim 2011 Çarşamba

Beirut - The Rip Tide (2011)

Avrupa'yı dolaşan yersiz yurtsuz çingene modundaki genç yurduna geri dönmüş, atmosfer olarak Arizona-New Mexico tarzı amerikaya özgü bir soundun ki yaylı düzenlemeler, akereon, piyano, akustik gitar, trampet gibi çalınan bateri (belki de trampettir) gibi alışkın olduğumuz enstrümanlardan vazgemeksizin oluşturulmuş, baskın olduğu tabir-i caizse yavaş yavaş olgunlaşmanın emarelerinin görüldüğü ki çocuk çok genç amcası, yılları var daha, bu albümü kaydetmiş. Dinleyenler ikiye ayrılmış: Benim dahil olduğum bir kesim ne güzel Balkanlar felan hüzünle eğleniyorduk, sesin de güzel, yanlışın neresinden dönersen kardır diyenler. Bir de püsküllü mısır şapkalı indiler var ki sözleri genelde böyle yumuşak yumuşak ne de güzel indie pop yapıyorsun, canımsın , şekerimsin minvalinde değişiyor. Dediğim gibi Zach kardeşin ilk dönem işlerini daha etkileyici bulmakla beraber vokalin ses rengi eserlerini hala dinlemek için iyi bir neden sunuyor. Artık öyle öne çıkan bir parça olduğunu da söyleyemem, sıcak atmosferle idare ediyoruz.
Çok dağınık bir yazı oldu. Bugün öğrendiğimiz acı haberin etkisiyle moralsiz ve keyifsizliğime bağlıyorum. Artık düşüncelerim tümüyle değişti. Sonuçta hak mak arayan yok, böyle de aranmaz, her türlü gayrimeşru ilişkileriyle dört bir yana yayılmış cinai bir şebeke var. Başta yakınları olmak üzere herkesin başı sağolsun.

7,25/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder