19 Mayıs 2014 Pazartesi

N.K. Jemisin - Miras Üçlemesi II: Parçalanmış Krallıklar

İlk kitap ile karşılaştırıldığında üç aşağı beş yukarı aynı tat bırakıyor insanın ağzında bu kitap. O kitabın zayıf yönleri, örneğin çeviri, gibi eksiklikler tamamlanıyor. Yine saray komplosundan sıkıldıysanız bir ölçüde burada o da gideriliyor. Ama dedektiflik manasında bir gerilim gizem olayı tam gaz devam ediyor. Romantizm bir değil iki tanrının da içine katıldığını düşündüğümüzde perçinlenmiş durumda. Metindeki durağanlık-aksiyon ikiliğinin temposunda göze çarpan aksaklıklar veya kurgusal tekrarların fazlalığı ufak tefek can sıksa da arka plan çok güçlü. Konunun sokaklarda geçmesi ve laf aramızda Oree'nin daha sempatik br karakter olması milim oranında tercihimi Parçalanmış Krallıklar lehine kaydırıyor. Tekrar etmek gerekirse genelde bayan okurlardan oluşan romantik ve fantastik kurgu okuyucularının desteğiyle büyük beğeni kazanan bu seriyi klasikler arasına şahsen ben dahil edemiyorum. İşte tam da bu sebeple, karanlıklar tanrısı ile aşk var yafu for god's sake!, genelin beğenisi ilk kitap üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Gri Tanrıça'nın doğuşunun, Itempas'ın sürgününü üzerinden 10 sene geçmiştir. Başkent Gökşehir'in ortasında devasa bir büyülü ağaç yükseldiği için ismi Gölgeşehir olmuştur artık. Sokaklarında tanrı çocukları gezmektedir. Her biri gerçekmiş gibi yaşamaktan gücünü alır. Nasıl Sieh çocuk gibi yaşıyorsa, çöpte yaşayan, borçlar hukukuyla ilgilenen, suikastçilere kendini adamış pek çok sahada hünerini gösteren tanrı çocuğu da bu yaşantının yolunu tutturmuş, hatta kimileri kendilerine mürit bile bulmuştur. Ama Gri Tanrıçanın emirleriyle ortalığı daha fazla karıştırmamak için kenti terketmeleri yasaktır. Arameriler hala dünyayı yönetmektedirler. Diğer tanrılara tapım serbest olmakla birlikte insanlar yaşanmış olan olayların pek farkında değildir. Evet, Gri Tanrıça tekrar doğmuş Nahadoth serbest bırakılmıştır. Itempas da herhalde oralarda bir yerlerdedir. Onun fani bedene hapsedilerek şehrin sokaklarına mahkum edildiğini pek az kişi bilmektedir. Arka plan bu şekilde. Hikayemiz ise Oree ismindeki kör bir sanatçının etrafında gelişiyor. Kör olmasına rağmen büyüyle ilgili şeyleri ve tanrıları, kendilerini saklamadığı sürece, görebilmesi şaşırtıcıdır. Üstüne üstlük tanrı çocukları ile oldukça haşır neşirdir. Borçlar tanrısı Madding ile yeni ilişkisini bitirmesine rağmen aşkları derindir. Bir de evinin kapısının önünde kanamadan ölen başka bir tanrı çocuğuna benzemekle birlikte her kendini öldürdüğünde, kasti ya da dikkatsizlik sonucu, acılar içinde tekrar doğmasıyla bu sınıflamaya da tabi tutulamayan sessiz, insanları hor gören bir şahsı da evine buyur eder. Esmer teni, beyaz saçları, tanrısal fiziği ile Oree'nin idrakı geç olsa da baştan beri anlıyoruz ki onun ismi I ile başlıyor. Gün doğar ve batarken vücudunun büyüsel bir ışık yayması sebebiyle Oree ona Ferli diye sesleniyor. İşler bu kadarla kalmıyor, Oree oldukça sevilen bir genç tanrıçanın öldürülmüş bedenini bir ara sokakta bulur. Sadece göksel üçlü ve daha güçlü tanrı çocuklarının öldürebileceği bu tanrıçanın ölümü oldukça vahşicedir ve sonradan görülür ki kalbi çalınmıştır. Olayı soruşturan Itempas rahipleri gözünde Oree ve Ferli, ironik olarak, suçlu konumuna düşerler. Oree'nin bir pazar yerinde çizdiği resmin boyut kapısına dönüşmesiyle bir kaç düzen koruyucusunun ölümüne sebep vermesi de ona pek yardımcı olmayacaktır. Kızcağız Madding'in koruması altına girerken bir de tanrı çocukları olayı soruşturmaya başlar. Zira Nahadoth insanlara 30 gün süre vermiştir. Ortalığı dağıtacaktır yoksa. Fakat esrarengiz bir adam çıkar boyutsal delikler açarak bu tanrı çocukları ile birlikte Oree'yi sonsuzluğa hapseder. İçlerinden sadece Oree sonra da onun ricasıyla Ferli çıkartılıp, tarikatlarında zorunlu konuk edilir. Anlaşılan o ki Oree gibi bu adam da, Nyphri, bir iblisdir. Yani damarlarında atalarından kalma tanrı-ölümlü kanı dolaşmaktadır. Kısıtlı da olsa büyü güçlerini buna borçludurlar. Nyphri tarikatlarına katılması için Oree'yi iknaya çalışır, ikna edemediği vakitte de hapsedip zorla kanını almaya. Karanlık tanrıyı öldürmek için ortaya çocuklarını öldürerek yem atan bu tarikat aslında aşırı Itempasçıdır. Tabi Itempas'ın da kendi tapınaklarında ve bu durumdan acayip hoşnutsuz olduğunu bilseler ne iyi olurdu. Sonuçta tanrılara zehir işlevi gören kanlarıyla silahlanan Nyphri onların kalplerini de yiyerek insansı görünümünü ilüzyonla saklayan korkunç bir yaratığa dönüşmüştür. Neyse, bu boşluktan resim çizme gücüyle Madding'i çağırıp kurtaran Oree kısa sürede onun ölümüne sebep olur. Umutsuzluk, Ferli ile arasının iyice bozuşması, vs...ağır yaralı kurtulurlar, düzen koruyucularına sığınırlar. Bu tarikatın içindeki casuslar aracılığıyla operasyon başlar. Arameri soylusu Nyphri'nin eşi tutsak edilir ama Nyhri kendi boyutunda iyice güçlenmiştir artık. Oree'yi göksaraydan bile kaçırabilmektedir. Onu ya Ferli'yi öldürerek kendini kanıtlamasını ve tanrılara karşı açtığı savaşta ortak olarak evreni yeni baştan yaratma teklifini sunar. Ya da bittabi ölecektir. Oree Ferli'nin kalbine bir şeyler çizer ve Nahadoth'un laneti üzerinden bir an kalkar. Aydınlıkların efendisi güneş gibi doğarak Nyphri'yi öpüverir. Aramerilerin lordu Tvril, Oree'yi tanrılara karşı güvence olarak kullanılabilecek değerli kanı dolayısıyla sarayda zorunlu ikamete tabi tutmak istese de zaten elinde Nyphri'den kalma yeterince bulunduğundan ikna olur ve Oree ve Ferli için tanık koruma programı başlatarak yeni bir kimlikle basit bir kasabaya yerleştirir. Oree tümden kör olmuştur bu sürecin sonunda. Bir yıl boyunca da Ferli onun uşağı gibi hayatını idame ettirmesine yardımcı olur. Ferli ilk kitapta bahsi geçen işkenceleri neden yaptığına dair içini döker. Aydınlığın karşıtı karanlık değil yalnızlıktır. Sonuçta Itempas adam olmaya mı ne başlamıştır. Fakat Yeine ile Nahadoth çıkagelir. Nahadoth bin yıllar süren işkencenin karşılığının 10 yılda alındığından dolayı sinir küpüdür. Zira Oree ile insan Itempas sonunda biraraya gelmişlerdir ve mutlu bir hayat görünmektedir. geleceklerinde. Tabi Nahadoth'un devreye girmesiyle Oree ayrılmak istediğini söyler ve Itempas anladım ben mevzuyu, öyle olsun ne yapalım der çıkar gider. Yalnız Oree hamiledir ve kitabın tümü karnındaki çocuğa hayatını anlatmasıdır. Zira iblis çocukları anne karnında dahi hatırlayabilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder