Yazarın öyle çok da sayfalar sürmeyen bir öyküsünün peşi sıra bir kaç röportaj, makale ve şiirinin eklenerek basılması yayınevinin para kazanma sanatında hayli ileri adımlar attığına dair kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Yine de çok pahalı olmaması ve bu sayede bu öykü ve düzyazılara ulaşmanın imkanıyla iyi ki de basmışlar demekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Ödüllü öykü, kelime tasarrufu yaparak kısa yoldan okuyucuyu duygusal yolla vurmayı hedeflemesiyle öne çıkıyor. Gayet de başarılı bu konuda. Sadece bir kaç sayfada sonuçlanması okuyucuda kroşe etkisi yaratıyor. Yine Ursula ablanın antropoloji ve sosyoloji gibi beslendiği kaynakları rahatça görebiliyoruz öykünün altyapısında. Konu ise şu.
Kast sistemiyle ayrışmış bir şehirde Bela ten Belen liderliğinde bir grup asker göçebelere baskın yaparak bir grup kızı köle olarak kaçırır. Fakat yolda hasta olan bebek ölür. Kızların bu bebeğin hayaletinin eğer gömülmezse peşlerinden geleceğine dair uyarılarını dikkate almayarak cesedi çalılıklara atıp şehre varır akıncı grubu. Kız çocukları kendilerini Tanrı olarak adlandırılan kasta mensup bu akıncılar arasında paylaştırılır. Mal ve onun peşinden gönüllü askerlerle gelen ablası Modh, Bela'nın evinde büyütülür, adap erkan öğretilir. Modh kırılgan kardeşine karşı hep korumacı bir tavır takınır. Nihayetinde Bela ile evlenir. Fakat Mal'a, o baskında bebeği öldüren sorumsuz ve gaddar Ralo talip olur. Ailesi zengin ve itibarlı, başlık parası yüksek ve genç kızla reşit olana kadar yatağa girmeyeceğine dair yemini kuvvetlidir. Kast sistemi sıkı olmasına rağmen kölelerine adil davranan Bela evi, Mal ve Modh'un sınırlı itirazlarına rağmen teklifi geri çeviremez. Halbuki bir süreden beri kızlara ölen bebeğin ruhu musallat olmuştur. Hatta geceleri sesleri evin diğer ahalisi bile duyar. Düğünün ertesi günü ise hane kapılarından gürültü duyulur ve Modh kulağını kapatarak kendini odasında yerlere atar. O gece Ralo sözünde durmamış ve Mal tarafından öldürülmüştür. Hanesi de Mal'ı öldürüp parçalamış ve bir kuyuya atmıştır. Tanrı öldüren kölelerin zaten gömülmeye hakları yoktur. Ve kızın ruhu Modh'a görünmektedir artık. Her gece koyun koyuna abla-kardeş yattıklarını sezen Bela, bebeğini doğururken ölen Modh'un ölüsünü diğer hane halkının yer aldığı tapınaktaki mezarlığa gömerken kadının rahminde bir Tanrı taşımasına şükrediyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder