Hindistan müziğini sadece bir manga genç yakışıklı esmer çocuğun (yakışıklı mı? come ooon) ve kınalı hızmalı genç güzel kızın (yaani) avarevu diye çığırıp döne döne dansettikleri sahnelerden ibaret sanıyorsunuz yanılıyorsunuz demektir. Bu kadar eski bir tarihe sahip kültürün tıpkı Osmanlı sarayı ve çevresinde gelişme imkanı bulmuş klasik sanat müziği gibi kendine has bir klasik müzik üretmemiş olması da imkansız. Disipliner vokaller, makamlar, egzotik çalgılar ve otoriter bir tempo ortak noktaları oluşturmakla birlikte onlarca etnik kökene sahip bu topraklarda klasik Hint müziğinin de kendi içinde ayrımlar geliştirdiğini çıkarsamak zor olmayacaktır. Ramad Krishnan ismindeki ustamızın yaptığı müzik ise güneybatı kıyılarındaki Karnataka eyaletinden besleniyor. Zaten tangur tungur tınlayan vokalin enstrüman gibi kullanımı dikkat çekiyor. Hatta anlamlı cümleler kuruyor mu yoksa sadece müziğe eşlik eden mırıldanmalar mı olduğundan pek emin değilim. Sonuçta sound kulağımıın alıştığı seslerden oldukça uzakta. Albümün kendi disiplini içinde ne kadar önemli bir yerde durduğunu hissedebiliyorsunuz. Ama birbiri içine geçen bestelerin sıkıcılığı (her şeyde olumluluk aramak gerekirse: bu sıkıcılık sabah servislerinde rahat bir uyku çekmeme çok yardımcı olmuşdu) bu yabancıl sound ile birleşince akademik bir dinlemenin ötesinde bir dinleti suamyır. Bunu hayli ilgi çekici perküsyona rağmen söylüyorum.
6,25+/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder