İlk kitabın devamında tahmin ettiğimiz gibi hikaye prenses Sioned ile artık büyük prens olmuş Rohan ve 15 yaşına gelmiş çocukları Pol etrafında gelişiyor. Kitabın başından sonuna kadar Pol etrafındaki sırrın çözüme kavuşturulmadığını görüyoruz. Önemli değil, zira bu romanın konusunu etkileyen bir ehemmiyete sahip değil. Yine prens, prenses ve lord ve şimdi büyümüş lord çocuklarıyla birlikte sürüsüne bereket kişi isminin yanısıra coğrafi isimler vessair, okuma nedenini yok etmeye yetiyor. Bilirsiniz, George R R Martin'in ölümsüz eseri de isimler ve terimlerle doludur. Ama arkadaki hikaye ve gizem alır götürür. Burada o yok işte. Hiç bir karaktere yakınlık duymuyorsunuz. Hepsi kusurlu. Rohan ve Sioned her ne kadar ideal ikili olarak sunulmaya çalışılsa da tatsız mekanik davranışlarına kapitalist tüccar huyları da eklenince çekilmez oluyorlar. Üstüne üstlük yıldız parşömenini konu alan ana hikaye de tatmin edici bir sona varmıyor. Açıkcası, bir süreliğine saray eşrafı etrafında gelişen entrikaları konu alan high fantasy ile haşır neşir olmak istemiyorum. Konu ise kısaca şöyle:
Pol, komşu prenslikte şövalye yamağı olmaya çalışıyorken Merridaların suikast planlarından sıyrılmayı başarır. Çöl topraklarının kuzeyinde Merrida tehlikesi yavaş yavaş belirmeye başlar. Önceki büyük prens Roelstra'nın kızlarından Kiele ise Roelstra'nın erkek çocuğu olduğu ileri sürülen bir gence sahip çıkar. Kendi babasının huyunu suyunu öğreterek Princemarch ülkesinin başına geçmesi için hazırlanır. Pol adına Pandsala'nın yönettiği bu ülkeye talip olmak demek elbette bir meydan okumadır. Pandsala ise Pol'un destekçisi olarak herkesden gizli suikastlar vessair peşindedir. Diğer yandan tanrıça şatosu gizli yıldız parşömenini bularak onu çözmeye çalışmaktadır. Yıllarca gizlenmiş düşman bir büyücü kültünden şüphelenmeye başlarlar. Yıldız ışığıyla büyü yapan Minerva adındaki cadı Ianthe'nin çocuklarına sahip çıkarak onları yetiştirmiş ve güneşefendilerini yok etmek için onlardan birini öğrenci olarak şatoya göndermiştir. Tobin ve Chayın büyük oğlu Maarken'in şatodaki yavuklusunu baştan çıkararak uyuşturucuya alıştırır, parşömen üzerinde çalışır, entrikalarla planlarını yürütür. Diğer yandan diğer oğul Andry yaşlanan Andrade yerine şatonun başına geçirilmek için eğitilmektedir. Fakat duygusal olarak buna hazır olmadığını görürürüz. Kiele ile desteklediği Masul planlarını öğrenen bir güneşefendisini öldürür ve waes denilen prenslerin katıldığı toplantıda hak talebinde bulunurlar. Prensliklerin yarısı onları destekler. Rohan Masul'un iddialarını çürütemez. Ukala Masul ile Maarken düello ederken Minerva denen yıldız büyücüsü Maarkene halüsinasyon gördürür. Güneşefendileri ve Sioned saldırıyı geçiştirir. Pandsala ölmüştür. Rohan da Masul'un boğazına bıçağını fırlatarak aslında kendi getirdiği kanunları çiğnemiş olur. Bütün suç Segev ismindeki Minerva'nın güneşefendileri arasındaki casusun üstüne kalır. Bu kargaşa sırasında Maarken'in yavuklusu tarafından öldürülmüştür. Minerva'dan kimsenin haberi olmaz yani. Kiele yanarak ölüme mahkum edilir, kocası da onunla birlikte ölmek ister. Güneşfendisi öldürdüğü için onları Andry yakacaktır. Ama Rohan'ın sadık yardımcılarından Ostvel çifte hançer atarak intihar etmelerini sağlar. Amacı adam öldürmenin yasak olduğu güneşefendisini vicdan azabından kurtarmaktır aslında. Andrade yerine başa geçen Andry sevdiği kızın Ostvel'i seçmesinden de rahatsız olarak kin gütmeye başlayacaktır. Zaten büyü gücünün çok kuvvetli olduğu kuzeni Pol'den uzaklaşmaya başlamıştır. Böylece 3. cildin gider tohumları ekilmiştir.
Ama ben bir süreliğine son cilde başlamama kararı aldım. Umberto Eco ve Ursula Leguin araya girecek inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder