Litvanya'dan doğmasanatçı 11 kaplan gücünde bu ilk albümüyle birlikte dubstep/elektonik piyasada zaman kaybetmeden Burial ile kıyaslanır oldu. Ohoo 40 fırın ekmek yemesi lazım gibi peşin hükümlere varmadan önce Burial'ı bir sorup soruşturalım bakalım. Untrue ile Massive Attack benzeri melodilerle fazla haşır neşir olan Burial, önceki albümdeki daha zayıf (silik demeye dilim varmıyor) ritimleri çarpıcı hale getirerek kendini fazlasıyla geliştirmişti. Atmosferin yakıcılığı iki albümde de benzerdi. Son yapıtını (çarşıdan aldık 2 Ep, eve geldik 1 compilation, sırada sırada çok yakında) dinlemek için sabırsızlanmakla beraber karanlık Londra sokaklarına meftun Burial kardeşin özetin özeti müzikal yolculuğu da kısaca böyle. Eleven Tigers da çok iddialı bir çalışma ile ortaya çıkmış aslında. Tür çeperinde olabildiğince çeşitlilik sağlanmış. Dub beatleri de var, basın bastıra bastıra bastırdığı (Thesis) şarkılar da var, bayan vokalli melodik şarkılar da ki aslında bu cihette albümü anlamlı kılan bir Songs For You/Couldn't ikilisi olsun bi Stableface olsun şahane. Ambiyans şaşırtmıyor, aynı. Lakin prodüksiyonda öyle melun bir şey varki, nasıl anlatayım bilmiyorum. Dinleyeni sıkmayı başaran bir chill-out atmosferi tüm albüme sinmiş diye tarif edebiliyorum ancak. Altına üstlük hiç de hazzetmediğim Stood Up 8 yani sekkiz dakika sürüyorsa bu albümün bende yarattığı intiba da pek ahım şahım padişahım olmuyor. Diğer bir sorun da bu mevzuyla alakalı: bir kahvenin 40 yıllık hatırı var ama bu albümün akılda kalıcılığı yer alıcılığı pek yok.
7,0/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder