Verdiğim geçici rahatlıkdan dolayı özür dilerim. Bozulan bir bilgisayarın komplosuna uğradık. Arayı da müzikle doldurdum demek isterdim. Tersine müzikten de uzaklaştık. Öyle işte.
Lana Del Rey bu sene bayağı bayağı ses getiren bir isim oldu. Bununla birlikte ecnebi sitelere gözatınca hanımkızımızın pek bi eleştirildiğini görüyoruz. İndie taklidi yapan piyasalara oynayan sanal bir pop projesi olmakla felan suçlanıyor. Ki aslında sound günümüzün dumtıs popundan hayli uzak. Bu bile takdire şayan bir seçim aslında. Sonuçta şekilci insanlar da değiliz. Ne imajına ne de niyyetine takılıyoruz. Nihayetinde çıkan ürün kendini dinletiyor, bazı şarkıları hele dile pelesenk oluyor mu, yeter gayri. Özellikle ilk iki klibi, Video Games ve Born to Die gibi tüyler ürpertici parçaları örnek verebiliriz. Burada durmayarak iddiamı diğer şarkılara dek genişleteceğim. İlk 5 ve Million Dollar Man'in enteresan çıkışı ve bonus olarak Lolita. Bu kadar rahatlıkla şarkıların ismini zikredebilmemin sebebi şu ki, bu şarkıların hepsi aynı basit formülü izliyor, hatta ve de hatta birbirinin kopyası. Şarkılardaki baskın vokal tekniği bile aynı. Dolayısıyla hoşlanırsanız hoşlanırsınız. Beğenmediyseniz pek durmayın üzerinde, binbir tane albüm var, başkalarıyla şansını deneyin. Albümün farklı ve karakteristik bir yanı dengesiz bir karanlık yapıyı muhteva etmesi. Kuul bir atmosfer yani. Misal sözlerde bahar börtü böcekten, ki aslında tam da öyle değil, bahsettiğini varsayarsak sound aklımıza birbirini delicesine seven bir çiftin doğan güneşin umuduna sarınıp o güzelim bahar gününde mutlu mesut bileklerini kesip birbirlerinin üzerinde sigara söndürmek gibi nice işkenceyi takiben kendilerini tren rayına attıkları gibi enteresan görüntüler getiriyor. Sinister diyor ya ecnebiler. Öyle bir şey. Bir de nasıl Duffy, Adele, Amy Brit nostaljisi yapıyorsa Lana da nostaljinin amerikancası ile meşgul etmiş kendini.
7,25/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder