11 Mayıs 2015 Pazartesi

Julian Casablancas + The Voidz - Tyranny (2014)

İngiliz black metal gruplarını dinleme kampanyamın ardından kader beni One Love gruplarını ardı ardısıra araştırıp kulak vermeye yönlendirdi. Ucuzdu naneydi şekerdi derken çiftegünlük biletimi aldım. Ve pişman oldum.Yalnız, ecnebilerin line-up dediği kadro bu kadar mı duyulmamış, duyulsa da dinlenmemiş gruplardan oluşur? Arkadaşım, pazar gününün solistliğini, yine ecnebi sözlüğüne bakıyoruz headliner'ı tek bir albüme sahip genç bir arkadaş seçilmiş. Tamam güzel, yakışıklı ama neyse dinleyeceğim bakalım neymiş nasılmış müziği. Çevremde müziği bu kadar arzu hevesle dinleyen bir ben varım, hangi yüzle insanları çağıracağım bilemiyorum. Yalnızım galiba bu sene. Bu arada rock namına da pek bir şey göremedik, en yakını bu herhalde. Hakaret ediyormuş gibi oldum bu derken ama gerçekten kuul bir müzik yapıyor bu arkadaşlar. Garaj rock müziğini tekrardan hortlatan gruplardan The Strokes'un vokalisti toplamış kankalarını güzel bir grup kurmuş. Progresif müziğin alasını bulacalısını yapıyorlar. Şöyle nitelendirmek istiyorum:garaj noise rock synth punk (etno) saykedelia elektro pop. Yani bugün progresif rock diye yere göğe sığdırılmayan türün kendini tekrarlamasına bakıyorum da benim aradığım bu tarz şeyler yafu. Yine de albümdeki parçaları iki ayrı kampa bölebiliriz. Biri daha ılımlı indie mırıldıngaçları diğeri de benim sevdiğim kirli, vokalin yerin 7 olmasa da üç kez altından geldiği pis soundlu, cızırtılı, dengesiz, gürültülü ve enerjik örnekler. Crunch Punch, jilet keskinliğinde kısa ve net M.utually A.ssured D.estruction gibi.10 dakikalık süresinde çılgınlığı bir üst seviyeye taşıyan ve biraz da Mars Volta havasını taşıyan Human Sadness gibi. Yedinci dakikadaki solo yedi bitirdi beni, açmadığın parantezi kapa). Punkoğlupunk Business Dog gibi. Garip ama bu iki kamp arasında dengede duran bir parça ise Afrika ve Karayip ritimlerinin müziğe sentezlendiği Father Electricity oluyor, değişken tempo ve melodileri hatta bi ara post-punk'a dahi kayan türleri ile birlikte yine de hareket ettiği dans zeminini koruyabiliyor bu şarkı. Diğeri de Nintendo Blood çok ahenkli akıyor. Albümün saykedelek bombası ise etnik kiçliği dibine kadar yaşatan bir melodiyle açılan Dare I Care oluyor. 2.25 de bir kopuyor sonra düzeltebilene aşk olsun. İşte bu noktada grup elemanların tarif etmek için öyle kafaları iyi, tüttürüyorlar, haylar hay gibi sıfatların hafif kaçtığını anlıyorum. Bonzaiden az değil, fazla fazla kullanıyorlar. Konserleri nasıl olacak merak içindeyim. Her musibette bir hayır varmış mı diyeceğiz? Az sonra Hot Chip'te görüşeceğiz.

8,0/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder