14 Mayıs 2015 Perşembe

Bela Bartok - The Miraculous Mandarin; Music for Strings, Percussion and Celesta (Antal Dorati 1985)

Bela Bartok'un 20. yy başlarında yaşamış bir besteci olmasından dolayı bu albümü dinlerken atonal ağırlıklı itici yankılanan modern bir eser duymayı beklerken gayet konstrüktif bir besteyle karşılaşıyoruz. Mucizevi Çinli gibi basitleştirilebilecek bir ada sahip olan eser oldukça dinamik, hızlı ve farklı bir melodiyle açılıp aynı sinematek izlenimi süresince devam ettiriyor. Neredeyse görsellikte yansıyacak somutluk tesadüf değil. Çünkü bu eser kısa bir bale olarak bestelenmiş bir sahne müziği. Yani arkasındaki hikayenin sesi olmak zorunda. İlk bölüm etrafta takılan bir kızla birlikte tezgah atan serserileri tanıştırıyor dinleyiciye. İlkin kız yaşlı bir adamı baştan çıkarmaya çalışır. Para vermeye yanaşmayınca dehlenir bu adam. İkincisinde de genç bir adamı. Çulsuz olduğu anlaşılınca serseriler bu genci döverek kapı dışarı ederler. Müzik başlangıçta olduğu gibi temposunu arttırınca ve arkadan artık klişeleşmiş Çin musikisi tadında ritimler attırılınca oltaya zengin Çinli bir adamın takıldığını anlarız. Eserin bel kemiğini oluşturan 5. parçası kadının baştan çıkarma dansını temsil ediyor. Bu parçanın başlarda yeterince güçlü olmadığını düşünüyorum. Arzuları şelale olan adam kızın peşindeyken dövülür, değerli neyi varsa alınır, boğulur, bıçaklanır yine de ölmez. Serseriler asar eder, Çinli mandarin garip bir ışık saçmaya başlar. Yine de gözü kızdadır. Kız adamlara der: durun ben anladım işi, der. Adamın kendisine sarılmasına izin verir. Yılların yalnızlığı sonuçta... bir insan dokunuşuna hasret kalmış adam ancak ondan sonra ölür. Bu esrarengiz kısımlarda sözsüz bir koro da müziğin ayrılmaz parçası olarak tekinsiz havayı çoğaltır. Bu tuhaf hikayenin müziği de tuhaf olmakla beraber kaos içinde boğulmaması üstelik hikayeyi taşıyabilmesi oldukça önemli. Bir miktar daha bumbastik olabilir miydi? Daha tuhaf olacağı kesin. Ayrıca kişi ve olayların temsiliyeti enstrümanlarla da ilişkilendirilmiş. Bu kadar detaya gerek duymadığım için trompet şudur trompet budur koro şudur diye belirtmeyeceğim.
Albümün diğer yarısında ise biraz durularak bestecinin olgunluk dönemini yansıtan Music for Strings felan felan'ı dinleme olanağı buluyoruz. Fırtına toplayan bulutların ağır atmosferi altında beşik gibi sallanan bir denizin ağıdını duyuyoruz sanki yaylı ağırlıklı müzikte. Sondaki piyano ile kemanın kesik ritimlerle atışması kolayda kalan en acayip noktası oluyor bu bestenin.

8,0+/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder