1 Mart 2015 Pazar

Blind Guardian - Beyond the Red Mirror (2015)

Ahh Blind Guardian, Blind Guardian! Senle de olmuyor sensiz de... A Night at the Opera dönemine geri dönüyoruz. Besteciliğiyle bu albümün fakir adam versiyonu gibi görünmesi, bu şarkılardaki yapıların çok daha fazla katmanlı olmasından kaynaklanıyor. Yani bu yaratılan parçaları kendi içinde dahi takip etme güçlüğü, garip prodüksiyon ile birleşerek dinlemesi içine girmesi zor bir dinleme sunuyor. Zaten öylelerdi ama artık uç bir yere varmışlar. Bu engeli aşmanın tek yolu dinlemek, çok dinlemek. Dinleyici de biraz dersine çalışsın yafu. Imagination from the Other Side'daki hikayenin devam ettirilmesi konsept gereği bu karmaşık örüntüyü gerektiriyor olabilir. Ama yine de sonuç olarak grubun beni en çok rahatsız eden özelliğine geliyoruz: aşırıya kaçma. Bilmemnerelerde bilmemkaç kez kaydedilen ve hep nedense en popülist noktalara takılıp kalan senfonik katkılar, vokal vokal vokal, koro koro koro, yükselip alçalan harmoni. Hansi apbimiz sustuğu anlarda bazen gerçekten güzel tonlarda canalıcı rifleri duymak mümkün, açılış parçasındanda olduğu gibi örneğin. Ahanda şarkı isimlerini zikretmeye başladım demek ki: albümün çıkış parçası At the Edge of Time cilalı senfonik düzenlenmesi ile dikkat çekiyor. Flüt çok hoş gitmiş. Benzer bir formülün The Throne'da da çok güzel işlediğini söyleyebiliriz. Kreşendolar yıkılıyor. Her ne kadar determination kelimesinin tekrar edildiği kısımlar bayat numaralardan da olsa mazur görülebilir. Farklı yerlerde böyle bir kaç ağız burkan ana rastlayabiliyoruz ne yazık ki. Ve elbette Sacred Mind var. Albüm uzun bir şarkıyla başladığı gibi uzun bir gülegüle parçasıyla sonlanıyor. Sözlere de baktım ki bayağı risale-i tedrisat gibi, oku oku bitmez... Şöyle genel ortalamalara baktığımda insanlar da benim gibi düşünüyor. A Twist in the Myth'den âlâ ama ne At the Edge of Time ne de bir A Night at the Opera.

7,25/10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder