"suların hanedanlığı"
Serinin söz konusu son cildi roman, film, resim, fotoğraf gibi çeşitli sanat eserleri hakkında Foucault'nun yazdığı makaleleri ve yayımlanan röportajları içermesinden mütevellit, serinin görece zayıf bir bileşeni oluyor. Açarsak; buradaki yazılar daha çok erken dönem Foucault'nun kaleminden çıkmalar ve bahsi geçen sanatçılar ve ürünleri hakkında zaman itibariyle bilgi sahibi olmamanız ya da o büyük ihtimal yapılan analizleri bir noktaya kadar anlaşılmaz kılıyor. Kalemin odağında yer alan en tanındık kişiler Sade , Marguerite Duras ve klasik müzik bestekarı ve şefi Boulez ile sınırlı kalıyor benim açımdan, Dolayısıyla paragraflar arasında genelleştirmeleri kazımanız gerekiyor. Bu demek değildir ki okunacak hiç bir şey yok. İhlalin sınırı öteleyerek meydana getirme sürecini (çok çok kabaca dersek) anlattığı İhlale Önsöz isimli makalesi ya da onunla bir şekilde bağıntı kurulabilecek özde Dışarı Düşüncesi, Yazar Nedir başlığı altındaki yazım ve Anti-Retro başlığı altında tarihi retrospektif şekilde yeniden yazma çabaları üzerine tartışmalar, Sonsuza Giden Dil başta olmak üzere diğer yazılardan damıtıldıkça toparlanabilen dili üzerine yazdıkları kayda değer anları oluşturuyor bu derleme kitabın. Dili biçimsiz bir uğultu ve sel gibi akış olarak tanımlayarak gücünü gizlemeye bağlar ve ekler: zamanın erozyonuyla da tek ve aynı şeyi yapar, o, derinliksiz unutma ve beklemenin şeffaf boşluğudur. Dilin, magma tabakasının altındaki ağır çekirdeği oluşturması kadar kitaba ismini vermesi de aşikar bir görüntü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder