Caddebostanı'nın ismi aslında cadı bostanı'nın zaman içinde halkın dilinde değişime uğramasıyla oluşmuş. Cadı bostanı isminin nereden geldiğine dair ise farklı rivayetler var. Kervanlar'ın medeniyete ulaştığı son noktadan - İstanbul ve medeniyet?- hemen öncesinde baskın yapan haydutların sığınağı olmasından tutun cidden cadı gibi bir kadının yaşamış olmasına dek farklılıklar gösteriyor. Bir müddet The National Fanfare of Kadebostany ismiyle faal olsa da kısa sürede fanfarlı grubun ismi kurucusu Kadebostan'ın iyeliğine indirgeniyor, bu haliyle bilinir oluyorlar. Halbuki öne çıkıp cilayı parıl parıl gösteren mikrofonu da elinde tutan hoş bir telaffuza sahip bacımız ablamız Amina. Güzel yurdumuzda Castle in the Snow parçasıyla hakettikleri ilgiyi bulan grubun müziği olağanı-bilindiği alıp ters yüz ederek 360 derece bir dönüş ile tekrar sunmasına dayanıyor. Meksika havalı Balkan brass (trombon olur, saksafon olur, klarnet olur) band ekolüne ya da hip hop ve dans müziğine ait tanıdık melodiler sökülüyor, yapılıyor ve yine popüler müzik aracılığıyla beğenimize sunuluyor. Pop yani. Dinledikçe eskime gibi bir sorunsalı emsalleriyle paylaşmakla beraber böyle bir popu alır popuduk popuduk sineme sararım. Can yani. Düzenlemeler muhteşem olmasa bile farklı etkileri taşıması sorunuyla, albümde akustik gitarı da kemanı da misal duymak mümkün, başarıyla baş edilmiş.
7,75/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder