Yine vakitsizlikten dert yanacağım. Yalan ama. Şu an mesleki bir sınav için geceli gündüzlü çalışmak yerine O Ses Türkiye gibi bir programla vaktimi harcıyorum. Hiç çekilmez Hülya Avşar'ın gitmesiyle ve bizim tayfadan Gökhan'ın katılımıyla gayet eli yüzü düzgün izlenesi bir şova dönüşmüş. İşin en bi fenomenolojik tarafı ise normalda tür ve beğeni olarak en uzağınızda duran şarkıyı dinlerken bile hislenebiliyor olmanız. Arabeskten değil de Türkçe sözlü hafif batı müziğinden ve divası Ajda Pekkan'dan bahsedeceğim. Televizyonlar felan şarkıcının süperstarlığını yerlere göklere çıkarırken hiç anlamamıştım. Bakıyorum etrafıma, cidden hiç umursayan yoktu etrafımda. Şu aralar anlıyorum ki Ajda Pekkan'ın güncelliği biraz da beyaz Türk seyirciyle alakalı gibi. Ben de beyazım ve Türk'üm, buna rağmen bana ulaşmayı beceremiyor o ayrı. Fakat hiç eleştirilemeyecek nokta ise özellikle 70'lerden günümüze artık anonimleşmiş pop şarkılarının bizzatihi seslendiricisi olması kendisinin. Şu ismini saydığım şarkıların hepsi Ajda Pekkan'a ait ve bu albümde yer alıyor. Best of gibim vallahi:
Hoş Gör Sen (On S'embrasse Et On Oublie)
Kimler Geldi, Kimler Geçti (If We Were Free)
Palavra Palavra (Parole, Parole)
Sana Ne, Kime Ne? (Megie Mele)
Sana Neler Edeceğim (Kan Izzaman)
E, parantez içindeki eciş bücüş anlamsız şeyler ne? İşte zurnanın zırt dediği yerdeyiz. Uyarlama bu şarkılar. Al başka ülkelerin bestelerini, yaz güzel lisanımızda sözler. Oldu size Türk pop şarkısı. Hemen hayıflanmayın yafu. Tarkan da yaptı aynısını hem de telif melif hak götüre. Neyse o dönem şarkılarında hem pastel renklere boyanmış bir nostaljiyi tatmak mümkün, hem de melodi-vokal zenginliğini duyumsamak da, bir de pohpohlanan bir iyimserliğin etkilerine maruz kalmak da sözkonusu. Bu yüzden her ne kadar eğlendirme kapasitesi yüksek olsa bile 3-4 dinlemeden sonrası değişik değişik müziklere aşina kulaklar için fazlasıyla basit kaçabilir. Polyanna'ya dönüşebilirsiniz. Manik depresif bir Polyanna.
7,0/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder