Post-rock nedir kardeşim diye soran yurdum insanının güzelim burnuna post-rock'ın halisi muhlisi odun yontulmamış hali ahan da budur dercesine bu albümü sokabiliriz. Ne GY!BE'nin ambiyansı, ne Mt.Zion'un çılgınlığı ne Mum'un elektronik etkisi. Post-rock'ın enstrüman seçiminden beste düzenlemelerine tüm kalıplarını taşıyan bu debüüü albümün soundunu bu sebeplerden dolayı biraz Mogwai'ye azcık Mono'ya benzetebiliriz. İşte bu noktadan itibaren işler biraz karışıyor. İlk dinlediğimde vay bin kunduz nidalarını salıvermişken dinledikçe parçalar birbirinin içine geçti, ayrılacağı yerde. Şarkıların bir kimlik problemi yaşadığı, henüz kendi karakterini oluşturamadıklarını farkettim. Son tahlilde tespitimi yaptım: İyi bir ilk albüm olmasına rağmen ki grup olarak da tür içinde faaliyete nispeten geç başlamışlardı, emsallerinden sıyrılıp akılda kalıcılığa dönüşemiyor. Yoksa dinlerken müthiş keyif aldığım anlar oldu. Ama benzer ortamı oluşturmanız lazım. İstiklal'de iki tur atıp, ağır bir yemek ardından, Galata, Eminönü, Sultanahmet'e kadar gecenin 10-12 arası yürüyüp bir soluklanmak ve bu esnada kulaklıktan gecenin serinliğine notaların eşlik etmesi falan. Böyle keyifli bir geceyi tattırdığı için öncelikle kendime sonra da gruba teşekkürlerimi sunuyorum.Uygun şartlar dedim: gece 11, serin bir yaz ertesi gecesi, Taksim'den Aksaray'a yürüme yolu. Yoksa bu albümü sevmeyebilirsiniz.
7,75/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder