30 Nisan 2011 Cumartesi

Have A Nice Life - Deathconsciousness (2008)


Doom black metal minvalinde bir şey bekliyorken ortaya çıkan ürünün indie rock kalıplarına yakın olması en azından beni şaşırttı. Bununla birlikte müzisyenlerin metal müzikle haşır neşir olduğuna dair emareler de mevcut. İşin ilginç yanı bugünün alternatif müziğine metalcilerin kan taşıması, Fransız gruplarının liderlik ettiği post akımlarda olduğu gibi metalcilerin bu iş böyle yapılır dercesine öğreten adam kisvesine bürünmesi de azcık uzundan berisinden gurur verici bir şey. Çift CDden oluşan hayli iddialı bu yapıt farklı dallardan besleniyor. Şarkılarda bu değişimi duyumsamak mümkün. Ambiyans, post-rock, post-punk (endüstriyel dansa yakınlaşan çizgiyi de post-punk'a dahil edelim) , post-shoegaze (herşeyin başına post ekleyin işte), cızırtılı drone, lo-fi folk. Ortak nokta ağır ritimler üzerine halusinejik bir etki. Daha zayıf olmasına sebep olarak yumuşak ve dreamy bestelerini gösterebileceğimiz ilk CD'yi bile uygun zamanda ve şartlarda dinlerseniz baştacı edebilirsiniz. (PS: albümdeki şarkıların ritmik post-punk altyapısına sahip olması bu olumlu faktörün tetikleyicisi) Aslında albümün genel bir özelliği bu. Dinle kapat, on gün sonra tekrar geri dön, kısacası bir klasik. Ve naif (naif dediysek hep rahatsız edici) besteler bile yüksek sesle dinlenmeli. Yine de boş gelebilir bazen. Zira kendimi tekrar edeyim, hiç sevmem, uygun zaman ve şartlar altına hoşlanacaksınız. Deneme yanılma mevzusu.
İkinci CD ise drone ve post-post black cızırtıları ile açılıyor. İlk iki şarkıyı canlı atlatmak mümkün değil. Bir yerinde ölüyorsunuz. Metalcilerin daha çok sevdiği bu ikinci CD elbette indie rock fanlarınca pek tercih edilmese de tahmin edersiniz benim de favorim. Eleştiri olarak orjinal değil ama işlerini iyi kotarmışlar gibi şeyler okuyorum. Bunu yazanlara da siz normalde ne yiyor ne içiyor ne dinliyorsunuz diyorum. İnsan evladı mısınız be yahu diyorum. Benim kitabımda oricinal ve kuul.

8,0/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder