26 Ağustos 2016 Cuma

Birhan Keskin - Fakir Kene

Birhan Keskin'in daha önce okuduğum kitabından ayrı bir yerde duruyor. Öyle anlaşılıyor ki, kitap raflarında ön sıralarda da rastladığım üzere Birhan Keskin'in bu son yapıtı belirli ve tabi ki güzel bir ilgi uyandırmış. Binlerce basılsın, binlerce satsın, binlerce anlaşılsın, binlerce duyumsansın inşallah! Metis'in sitesinde bir araya getirilen eleştiri yazıların da hakkında oldukça olumlu sözler sarfetmekte. Herkesin bahsettiği gibi, bireyden topluma yönelim bu farkı meydana getiriyor. Gezi, çevre katliamları, kadın cinayetleri, yaşlılık, hastalık,ölüm... Şairin anlatacak ne çok şeyi var bu topraklarda. Eser Kardeş Payı, Küçük Şeyler, Always on the Move ve Cümle Kapısı başlıklarına bölünmekle beraber girişte yer alan ve bu bölümlerden hiç birine ait olmayan Kargo isimli okuyucuyu selamlayan şiiri yürekte hemen bir çarpıntıya sebep oluyor. Hızlı okuyanların aksine ben ağır ağır hatim ettim şiirleri. Eski kafalı değilim lakin şahsen bazı kelimelerin, gündelik dilde kullandığımız ve kulakta hoş bir ses oluşturmayan bazı kelimelerin şiirden aldığım tadı zedelediğini düşünüyorum. Şair çeşitli nedenlerle, bu kelimeleri kullanmaktan imtina etmemiş. Yalnız bu kelimelerin, seksi, fuck, fusion gibi, kullanımının alaycı bir eleştiri, bir dilde biriken paslı sinirin yansıması olmaları bende hafifletici bir sebep etkisi uyandırıyor.

8,50

benim bu memleketten 30 yıllık uyku alacağım var doktor

...
bizim millet şiiri sevmediği gibi el ele tutuşmayı da sevmiyor

...
Biz Ross, al sana misal;
Ali öldürüldü dövülerek,
Kadın erkek hepimiz onun anasıyız.

Sağlıklı yas ne Ross?

...
Bir küfür gibi evde oturuyorum

...
Bir gün her şey karbon sevgilim
**
Ne diyeyim allahım
ben sana biraz platoniğimdir biliyorsun
Ben bu şüpheyi sırtıma yük edindim, öyle yürüdüm,
gocunmam da yükümden beni bilirsin.
Ama bunlar çok iştahlı allahım ve görüyorsun nasıl da dünyevi.
Bunlarmış senin kulların öyle diyorlar biz de kürenin üveyi.
Öyle mi?
Oysa allahım bilirsin ben en çok yeryüzünü,
ve başımı yatırınca toprağa, gökteki yıldızları da,
işte böyle bilirsin çok güzel yapmıştın bu yeryüzünü.
Bizim köydeki gibi.
Allahım bunlar tokileri seviyor, betonları, hızlı trenleri.
Oysa ne acelemiz var, ben ki bunca agnostiğim yine de biliyorum
ordaysan nasılsa geleceğiz yanına geri.

Diyor ki, yasalar getirdim, gıcır gıcır, delik deşikti eskisi
Anlıyoruz ki yasalar dümdüz ediyor ciğerimizi
Diyor ki, yasaklar getirdim ama senin iyiliğine canımın içi
Diyor ki, üç beş ağacı kesmişim, indir bindir bütün yaz boyu,
keseriz tabii bunda ne var diyor
Diyor, ben sana medeniyet getiriyorum tomar tomar.
İnsan önce bi minnet duyar.
Oysa allahım toprağa bassın ayaklarımız fena mı olur,
istiyoruz ki sokağımızda bir ağaç gölgesi.

Diyor ki,boynuzlu köprü uaptırdım gelip geçmeye
haliçin ortasına bak nası' seksi
Allahım sen bunlara akıl fikir ver diyeceğim ama
vardır senin bir bildiğin illa ki.

Allahım işte görüyorsun bunları, eyübün sabrı nedir,
rızanın fazladan şeftalisi ne?
Bilmiyor. Bilmiyor nedendir zeynebin yakarısı.
Ben ki sana bunca platoniğim ama canıma yetti artık
Valla bak biz mi düşeceğiz hep iskelelerden
Başlarına yık şunların bu metropolleri

***
Ben canımı sokakta buldum efendim!
Ben çimenlere yaslamışım ömrüü
Birbirinin önünde yamulanlar varken
Beni dize bilmez sanma
Beni dize gelmez san!
Çaresizlik ki kırk kir ile sıvanmıştır hikayemize
Bir balığın yaralı ağzıyla konuşuyor olmamız bundan

...
Yğmurdan sonra yayılan huzurun adıyla konuşuyorum:
Bak sana çimenlerin derin nefesiyle, soruyorum:
Şehrin perçemleri sizin gözlerinize niye batıyor?
Biz, üç beş adam, ömrünü çimenlere adayan
Razıyız gölgesinde uyuduğumuz ağaçtan.
Ve zerre ipimizde değilsin başkan.
..
Sen hiç esenler otogarını gördün mü ablam
Esenler otogarından İstanbul'a kavuşur mu hiç insan
..
Ben bu durduğum noktaya kolay gelmedim.
Ben canımı sokakta buldum efendim!

***
Türkiye'nin güneyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin doğusundan üzücü haberler geliyor
Türkiye'nin batısından üzücü haberler geliyor
Türkiye giderek üzücü bir habere dönüyor...
..
Türkiye'nin güneyinde bir adam yere çömeliyor
Türkiye'nin kuzeyinde bir adam yere çömeliyor
Türkiye'nin doğusunda bir adam yere çömeliyor
Türkiye'nin batısında bir adam yere çömeliyor
Türkiye giderek çömelen adamlara benziyor.

**
Bana ekmeğin kabuğu
Sana steak sana fusion sana dünya mutfağı

Sana fitness sana ozon odalarında sağlık
Bana sokaklarda can havli biber gazı

Sana maldivler cote d'azur top ten holiday
Bana iş dönüşü nayrobi dolmuşu

Senin parmağına pırlanta, senin yüzüne tuscany ışığı
Alnım kömür karası benim. Alnıma kara yazı

Sana sessiz sakin deniz orman manzarası şehrin içinde
Bana ev diye dört duvar çatı diye çınlayan bu ne

Sana şimdi, sana her gün, sana saturday night fever
Bana sonra bana sonra bana sonra

Demir beton cam çelik kafes senin
İçinde kardeşim bülbül benim

Bana sivri şeyler bu dünya, etimi delsin
Seni öldürmeyen allah hiç öldürmesin

Sana sunshine sana diamond göz alan
Bana her gece tepemde göz kırpan floresan

Bana demli bir çay, uzun efkar, geniş keder
Sana smokesana malt viskiler sana rezerv

Sana dünya yetmez sana gökyüzüne merdiven
Bana ter için bu ten, bana bu can haybeden

Diyeceğim;
Tüm bedesten senin
olsa ne fayda benim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder