Matt Elliott'dan aldığım cesaretle alternatif folk tarzını denemeye devam ediyorum. Körlemesine bir arayış değil bu. Zira Sun Kil Moon mahlasıyla müzik yapan arkadaş, Mark Kozelek alternatif sahaların Messi'si gibi biri. Bu son albümünde konsept olarak ölümü konu alıyor, ölenler anılıyor ve ölüme yakın olduğunu düşündüklerine saygısını sevgisini iletiyor. (Ancak yansıtılan ölümlerin ve ölümü bekleyenlerin hayatlarının trajikliği gerçekçilik konusunda şüpheler oluşturmuyor değil) Neredeyse spontane bir basitlikte tekrara dayanan oldukça kişisel şarkı sözlerine yansıyan, artık ne derse denilsin o gerçekçi , hatta absürt bir gerçekliği yansıtan şairliği sevdiğimi söylemeliyim. Yalnız keskin bir sırt bu, kimi zaman samimi itirafçılık Dogs'daki gibi pek duymak istemeyeceğimiz hallere bürünüyor. Aileye ve memleketine (hometown Ohio) büyüyen bir özlemle odaklanan bu albüm yaşlandığını fark eden bir adamın sözleri aslında. Ara ara çatallanarak olağanüstü olmasa da hoş bir ses rengine sahip olan anlaşılır temiz bir İngilizce ile kendini ifade eden bir vokal bu. Ha, Ohiolular kovboy gibi yuvarlayarak mı konuşur gündelik hayatta onu bilemeyeceğim. Albüme ek bonus CD, susmaksızın arkada nazikçe ritim tutan akustik gitar eşliğinde şarkısını susmaksızın söylediği canlı kayıtlardan oluşarak gayet anlamsız bir aksiyon yaratıyor. Kilit kelime burada bir daha söyleyeyim susmaksızın. Şarkıların da nefes alması gerektiğini düşünen biri olarak konserini çekemem doğrusu. Neyse ki albümün kendisinde stüdyo iyi iş çıkarmış ve beklenmedik anlarda akustik gitar soloların enfes müdahalesi ile şarkıların cilası iyice parlatılmış. Diğer yandan kayıt dinleyeni dinlediği zamana göre ikiye bölen bir yapıt. Melodramatik ve melodik yapı o an uydurulmuşcasına duran besteleri bu tarz bir besteciliğin gereksenimleri içinde bir yandan aşıyor bir yandan da şarkı sözlerinin yarattığı beklentiyi karşılamakta aciz kalıyor.
7,50/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder