Bir gazetnin eki olarak verildiğini hatırlıyorum bu kitabın bir 8 sene önce felan. O günlerde okumaya çalışıp bir yerden sonra kenara atmıştım. Dünya tarihinde ender görülen bir andır bu. Bugünlerde elime geçince aradan çıkartayım dedim. Kısaltılmış ucuz bir tercüme olduğunu düşündüğüm bu baskı Yıldız yayıncılığa ait. Eli yüzü düzgün tam tercüme bir baskıyı okusaydım yaşayacağım tecrübe aynı mı olacaktı, bilemiyorum. Ama aradan yıllar geçti, kitap hala aynı sıkıcılıkta. Neyse ki derviş sabrı kazandığım aradan geçen yıllar neticesinde bitirdim romanı.
İki arkadaş var. Biri karizmatik nihilist Bazarov. Nihilist dediysek o kadar da yıkıcı değil. Yıkıcılık varsa kendine zararı var. Ümidini inancını yitirmiş, soğukça bir karakter. Üniversite tatilinden sonra, mezunlar belki de hatırlamıyorum, o arkadaşın ailesinin evine giderler. Arkadaşın babası böyle bir malikanede yaşar, köyün ağasıdır. Ama batılı yaşayışa yakın olmasına istinaden bir Erol Taş değildir. Bu adam genç bir kızı odalık almıştır, bebeği de kucağında. Bir de ukala İngiliz beyefendisi gibi tarzıyla köye tezat bir resim çizen kardeşi, yani bu arkadaşın amcası vardır evde. Doğal olarak genç Bazarov ile yıldızları barışmaz. Hatta gizlice bir düelloya bile tutuşurlar. Amca yaralanınca tedavisini yine Bazarov yapar ve orayı terkeder. Ama öncesinde arkadaşla Bazarov şehre gider, valinin balosuna katılır. Bazarov'a hayran bir kaç kişilik gruptan bir adamla muhabbet felan. Asıl önemli olan ise bir dul hatun ile tanışmalarıdır. Eşi ölünce köyünü idare eden bu kadını, etraf yaşama tarzı sebebiyle gıcık olur. Bir de genç kız kardeşi vardır kadıncağızın. Bizim ikili bunların malikanesinde yatılı misafir olur. İkisi de tabi dula aşık. Kadının ise Bazarov'a karşı bir ilgisi var. Aşk mı yoksa merak mı derken arkadaş, kız kardeşiyle yakınlaşır ve evlenme kararı alırlar. Bazarov ise biz ayrı dünyaların insanıyız diyerek dul hanımı geçmişinde bırakır. Düellodan sonra kendi ailesinin fakirhanesine döner Bazarov. Annesi tıpkı bizim annelerimiz gibi üzerine fazlasıyla düşen bir kadındır. Babası ise emekli bir askeri doktor. Bir kaç hizmetçisi olan ! mütevazi bir yaşam sürerler. Bazarov evlerine gelen bir hastanın köyüne inceleme yapmaya gittiği yolculuktan hastalığı kapmış olarak geri döner. Arkadaşı evlilerin mutlu mesut ve suni yaşamına kendisini kaptırdığından başka biridir artık, ölüm döşeğine çağırmaya bile gerek yoktur. Arkadaşınn etkisinde kaldığı için olmaya çalıştığı bir kişilikten düzen insanına dönüşünü izlemek pek keyifli. Ama dul ablamız Bazarov tarafından çağrılır. Kendi özel doktorunu da alıp gelen kadın, aşk anlamında bir acı çekmediğinin farkına vardığında ikilemini de aşmış olur. Can çekişe çekişe Bazarov yine inançsız bir şekilde ölür. Kalan herkes ise kendi ailesi hariç, mutlu mesut yaşamaya devam eder.
Çarpıcı sonuyla dikkat çeken roman, söz konusu yayınevi baskısının kafada yarattığı soru işaretlerinin getirdiği engeli bile aşarak kuşaklar arasında çatışma ve uzlaşının, hayatı sorgulamanın izleğini yansıtabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder