20 Kasım 2009 Cuma

A Forest of Stars - The Corpse of Rebirth (2008)


İlginç bir isim ve yaratıcı bir logo, gökyüzündeki yıldız kümesine ulaşmaya çabalayan eller bir yıldız ormanına dönüşüyor. En basitiyle progresif black metal diye etiketlenen bir tarzda musikisini yapan britiş grubumuz hayli kafa yordukları belli olan bir albüm kotarmışlar. 1 saate 5 şarkı sığdırarak 10 ila 16 dakka arası değişen sürelere sahip şarkılara imza atan grubun bu ilk albümü "düşünen black metalcinin müziği" diye nitelendirilmişti. Bir bakıma öyle, şarkıları anlayabilmek için işinizi gücünüzü bırakıp konsantre olmanız gerekiyor. Ne kadar iyi bir şey bu tartışılır. Başta keman sonra flüt gibi bu tarz için alışılmadık enstrümanların haylice kullanıldığı albümün ilk şarkısı God geri kalan parçalardan ayrı bir yerde duruyor. Çok sevdiğim şizofrenik black vokali değil farklılık yaratan. Cenaze töreni havasını yansıtan ve başta yaklaşık 3 dakikaya varan keman ve tef (ya da tef benzeri bir şey) melodisi, sonrada ağırlıklı olarak keman, 16 dakikalık parçanın önünde ve ya arkasında devam ediyor. Böylece parçanın black kısımıyla bağlantıyı kurmuş olup majestik duygu patlamalarıyla albümün en iyi parçası God'ı bitirmiş oluyor ve büyük ihtimalle kendimizi parçayı başa sarmaya çalışırken buluyoruz. Tabiki parçaya eşlik eden flüt kısımlarını da unutmamak lazım. Maalesef diğer parçalar aynı yetkinliğe ulaşamıyor. Bir kere ani tempo değişiklikleri ve ara kısımlar arasındaki bağlantısızlık parçalara konsantre olup takip edebilmeyi önlüyor. Ve bir noktada, ki bu parçaların hoş bölümleri olsa bile, sıkılıyorsunuz. Female'in ilk bölümü deli bir adamın çığlıklarla acıyla yoğrulmuş histerik vokallerini içeriyor. Diğer yandan da kemanın çirkin bir tınısı işliyor. Bir süre sessizliğe yakın sakin bir kısımdan sonra deli adam daha da hiddetli sayıklamalarla geri dönüyor. Gitar tonu progresif bir yöne evriliyor. Felan filan. Bu arada modern black/post-black gruplarının aksine prodüksiyonun duvar yoğunluğunda gürültülü gitar tonunu kullanmadığını görüyoruz ki bu iyi bir şey benim için. Dinlemenin zaten zor olduğu anlara sahipken imkansızlaştırmaya gerek yok. Albümdeki ikinci favorim Male ise ismiyle tezat bir şekilde sakin ama içinde gerilim barındıran atmosfer üzerine bayan vokalle açılıyor. Uzayın dehşetengiz boşluğunu andırır synth ve gitar ikilisinin yer yer müdahalesini duyuyoruz. Basit bir black kısmı ve sessizliğin ardından muhteşem keman melodisi gitar ve bateriyle birlikte müziği ayinvari vokal ritimlerine taşıyor. Ayyyayayy gerisini anlatamıyacağım yoruldum. Sadece Earth and Matter'ın perküsyon ağırlığında tekdüze ve biraz da hipnotik bir parça olduğunu ve Microcosmos'un artık bizi şaşırtmayan bir seyir izlediğini söyleyebilirim.
Uzun lafın kısası bünyelerinde acayip bir potansiyel biriktirmiş grubun hesap kitap işini bırakıp ilk parça gibi melodiye sırtlarını yaslamaları ne de güzel olur demekteyim.

7,75--/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder