26 Nisan 2009 Pazar

White Lies - To Lose My Life (2009)


Joy Division, Editors ve Interpol gibi post-punk kulvarında koşuya başlayan genç grubumuz, Death ve albümle aynı adı taşıyan parçayla iyi bir çıkış yakaladı ülkesinde. Özellikle ağır ve depresif liriklerin müziğe göre ağır kaçtığını düşünüyorum. Tamam zeki ya da "dolu" sözler olması gerenk de kardeşim bu ne? Okusanız anlarsınız ama müziği dinlerken aklımı çelecek kadar ingilizce bilmediğim için rahatsızlığım az safhadadır, belirtmek isterim. Tabi ki türüne özgü olarak bu depresyon müziklerine de yansımış durumda. Kayıt enstrümanlar felan güzel, klavye ağırlıklı olmamakla beraber klavyeli bölümler/yada/bilgisayarlı kısımlar (ne biliiim) daha da güzel. Üstteki gruplardan ziyade bir dönemin Cure'u ve Echo and Bunnymen adlı gruba daha çok benzetilen White Lies ya da tarzı hakkında fazla bir yorumda bulunamayacağım. Çünki tarzı pek bilmiyorum. Ancak sanırsam bu albümü dikkatlice dinledikten sonra şunu da ekleyebilirim üstteki grupların dinlediğim birkaç parçasına istinaden aynı nefret-sevgi ikileminin dozajı hafiflemiş bir şekilde hala içindeyim. Duygusal olmaya çalışıp müziğin şablonu içinde bunu yeterince yansıtamamak gibi bir şeyler işte.
Marilyn Manson'un Hearth Shaped Glasses seveni olarak albümün baş tacı parçası ise ve belkide 2009'un en iyi parçalarından biri Farewell to the Fairground. Bir de ona yaklaşamasa da dinamik yapısı ve şugar orkestrasyonu ile The Price of Love çok iyi.

7,75+/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder