20 Nisan 2009 Pazartesi

Bard's Tale


Uzun zamandır bir oyunu bitirmediğim için buraya da kaydını düşmek nasip olmamıştı. Buna rağmen pek çok oyuna bir bulaşmışlığım da mevcut. Öncelikle Bard's Tale 'den bahsedelim. 2004 senesinde çıkan lineer , üçüncü bakışa sahip, biraz Diablo'yu hatırlatan bir RPG. Görüntü kalitesi de çok iyi değil. Bununla birlikte özellikle araya giren videolar ile eğlence had safhaya vurmuş. Ana karakterimiz para ve prenses peşinde maceraya atılan ozanla laf kavgasına karışan hikaye anlatıcı mı dersiniz, şarkı söyleyen alkolik veya yaratıklar gurubu mu dersiniz. Ya da tekno club ambiyansında birbirine break dance ile meydan okuyan zombi ve ölü çeteleri mi diyeyim. Evet RPG'yi tiye alan bir RPG. Sadece birkaç yan görevi tamamlayarak oyunu rahatça sonlandırmanız ve boş yere kasıp zorlanmamanız da olumlu yanlarından biri. All sweeet.
Peki, hangi oyunlara bulaştım: Imperium Romanum, 3 boyutlu Roma şehir inşası oyunu. Bir süreliğine oyalasa da hiç derinliği yok. Daha önce bahsettim mi bilmiyorum ama kontrol zorluğu ve doğrusallığı ile çileden çıkarabilen , buna rağmen atmosferine negatif eleştiri getirilemeyecek garip oyun Arx Fatalis. Neden övüldüğünü anlamadığım eski Resident Evil 3 ile yine yarıda belki de çeyreğinde yok yok onda birinde bırakmak zorunda kaldığım tatsız Gothic II. Gördüğünüz gibi Level dergisini arada bir takip ediyorum. Bir de Prince of Persia'nın sanırım ilk oyunu var. Mükemmel manzaralar, rendering, aksiyon vessair de artık yaşlandık hoplayıp zıplayıp yerçekimiyle savaşmayı öğrenecek kadar vaktim yok. Fall Out: Brother of Steel ise tekrara fazla dayalı olsa da zevkle oynadığım bir oyundu, ta ki bilgisayarım çökene kadar. Disciples 2 de hakeza öyle, belki tekrar başlarım.
Son gözdem ise online browser bazlı oyunlar. İsmini hatırlamadığım bir ülke yönetme oyununda yaşadığım hezimetten sonra, yok hayır Travian'dan bahsetmiyorum ki onda da gönüllü bir yenilgi yaşamıştım doğrusu, gerçekten zaman tüketen real time köyünle ilgilenmenin şart olduğu psikopatlara yönelik ki aynı köyün şifresi bir kaç kişi tarafından paylaşıldığı için optimal faydaya ulaşmış köylerle çalışan biri olarak mücadele etme olanağı koca bir sıfırdır; diğer seçeneklere açtım kendimi. Ultra sıkıcı Travians dan sonra , Travian'ın absürd RPG versiyonu, Tribal Nations, bugün Native Kingdoms olarak ismi değişti, içinde eski Maya uygarlığına sonra da Rönesans Krallıkları ile Osmanlı dedelerimize döndük. Hala seyrek de olsa oynuyoruz efenim. Şu aralar da Holy War adlı bir oyunu deniyorum Haçlıların karşısında kendimi "saracen" ler arasına katarak kendimi güçlendiriyorum, kas felan yapıyorum. Ama birkaç gün içinde gördüğüm kadarıyla hedefsizlik çok fena bir özellik olarak göze batıyor. Haydi hayırlısıı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder